Kısa bir süre önce izlediğimiz "Elizabeth: Altın Çağ"dan sonra "Boleyn Kızı" İngiliz Kraliyet Sarayı'ndaki entrikaları beyazperdeye taşıyor. Bir erkeğin aşkını kazanmak uğruna birbirine düşen iki kızkardeşin hikayesini anlatan filmde; mekanlar, kostümler ve Natalie Portman, Scarlett Johansson, Eric Bana gibi oyuncular dikkat çekiyor. "Elizabeth"in anne ve babasının aşk hikayesinin anlatılıyor olması ise filmin sürprizi.
Taht kavgası VII.Henry, karısının kendisine bir erkek çocuk veremediği için Boleyn ailesinin kızı Anne'i metresi olarak saraya almaya karar verir. Anne ile tanışmaya giden Kral burada Anne'in kız kardeşi Mary'i beğenerek, ablası yerine onu saraya götürür. Bu duruma bozulan Anne ve kızkardeşinin arası açılır. Krala arzu ettiği çocuğu veren Mary saraya gelen kardeşi Anne'nin entrikaları sonucu saraydan uzaklaştırılır. Gözünü tahta diken Anne aslında kendini trajik bir sona doğru sürüklemeye başlamıştır.
Tarihi romanlarıyla tanınan İngiliz yazar Philippa Gregory'nin best seller olmuş romanından uyarlanan film ihtişamlı bir entrika, iktidar oyunları ile iç içe bir aşk ve ihanet hikayesi. Bu tarz filmlerde en çok üzerinde durulan şey atmosferin o dönemi yansıtabilme başarısıdır. "Boleyn Kızı" bunun altından fazlasıyla kalkıyor. Mekanların hepsi muhteşem. Tudor Sarayı'ndaki debdebe göz kamaştırıcı. Buna bir de göz alıcı kostümler ve inandırıcı oyunculuklar eklenince film seyredenleri etkiliyor.
Anne ve VII.Henry'nin aşkının odağında bir taraftan da tarihsel olaylar perdeye taşınıyor. Kilise ve Kral arasında muazzam bir güç savaşı var. Kilise, Kral'ın aşk hayatına karışacak kadar baskın bir rol üstlenmiş durumda. Ama bilmiyorlar ki bir kadının fendi kiliseyi yenecek. Britanya İmparatorluğu Katolik'ten ayrılıp kendi kilisesini kuracak. Benim filmde en çok etkilendiğim olaylardan birisi bu. Çünkü tarihin akışı değişmiş oluyor.
İki kardeşin rekabetine gelince... Bir elmanın iki yarısı gibiler. Anne ne kadar hırslı, ihtiraslı ise Mary bir o kadar mütevazı ve içine kapalı. İkisi birbirlerine baktıklarında diğer yanlarını görüyorlar. Aslında ikisi kişilik olarak birbirlerini tamamlıyorlar. Sadece kişilik olarak değil, yaşadıkları trajedide de.
"Boleyn Kızı" sadece güzel kostümlerle çekilmiş bir dönem filmi değil. İnsan karakterinin derinliklerinde güzel geziniyor. Henry, Kral olmasına rağmen mutsuz bir erkek, Mary bahtsız, Anne ise ihtiraslı bir kadın. Görkemli bir sarayda seyirci tarihi karakterleri her türlü ruh haliyle ete kemiğe bürünmüş olarak izliyor.
Yıldız Natalie Portman Filmin ilerleyen sürecinde Anne karakteri daha ön plana çıkıp neredeyse bütün hikayeyi ele geçiriyor. Çünkü o güçlü ve ihtiraslı bir kadın. Güçlü kadın, her dönemde güçlü. İktidar her dönemde önemli. Dolayısıyla Anne karakterini canlandıran Natalie Portman rolünün avantajını kullanıp diğer süper yıldızların arasında hemen sivriliyor. "Closer" filmindeki performansı hâlâ hatırlanan Portman Anne rolü ile övgüyü hak ediyor.
Eric Bana VII. Henry rolüne yakışıyor. Mary rolünde ise Scarlett Johansson her zamanki gibi. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Kristin Scott Thomas, David Morissey filmin en iyi oyuncuları.
İndiana Jones ile aynı hafta gösterime giren "Boleyn Kızı" bakalım Anne'nin entrikaları ile gişeyi de feth edebilecek mi.
Tarihi filmlerden hoşlanıyorsanız bu filmi kaçırmayın. Bu tavsiyem özellikle de hanımlar için.