Sinema sezonu yaz rehavetine hazırlanırken yılın bombası bu hafta sinema salonlarına düştü :'O...Çocukları'. Daha adı ile seyirciyi irkilten, şok eden bir film. Konusu itibariyle de Ankara'dan Marmaris'e birçok kişiyi ters köşeye yatıracak netekim.
Gülerizağlanacakhalimize Yıl 1981... Türkiye, askeri rejimin yönetimi altındadır. Eşi ve kardeşi siyasi nedenlerden dolayı içeride sorguda olan genç bir kadın İtalya'ya ilticacı olarak kaçarken kızını eski bir fahişe olan, emanetçi anneye bırakmak zorunda kalır. Çocuk da fahişelerin çocukları ile birlikte yaşamaya başlar. Bir süre sonra yurt dışına kaçan kadın, yarı İtalyan, yarı Türk birisini kızını kaçırıp İtalya'ya götürmesi için bu eve gönderir. Son yıllarda sıkça izlediğimiz '12 Eylül ile yüzleşme' filmlerine 'O...Çocukları' ile bir yenisi daha eklenmiş oldu. Belli ki filmin senaryosunu yazan Sırrı Süreyya Önder'in bu döneme ait söyleyecek çok sözü var. Daha önce de 'Beynelmilel' ile aynı dönemi beyazperdeye taşımıştı. Şimdi de 'O...Çocukları' filmi ile 12 Eylül'ün yarattığı baskı ortamında hayata dair tüm gerçeklerin ve duyguların iç içe örüldüğü bir evde çocuk psikolojisi, egitim, töre, annelik duygusu, kadın erkek ilişkileri, toplumsal deger yargıları gibi kavramları sorguluyor.
Gerçekbirhikaye Kim der ki siyasi bir kaçağın kızı eski bir fahişenin evinde güvende olacak. Kim der ki hizmet sektöründe çalışan bazı hanımlar çocuklarını buraya emanet edip büyütecek. İlk başta hikaye gözüken bu olaylar filmi izlerken birden insanı hayatın gerçekleri ile burun buruna getiriyor. Bu filmin fonunda '12 Eylül' var ama filmin bir de 'çocuğun annesinden ayrılması, fahişenin de bu çocuğa sahip çıkması' gibi bir başka meselesi var. Bu iki hikaye film boyunca öyle güzel iç içe geçiyor ki, böylece film slogan bir filme dönüşmekten ya da sadece çocuk bakan fahişe kadınla yavanlığa düşmekten kurtuluyor. Balat hiçbir filmde mekan olarak bu kadar kullanılmamıştı. Görüntüler kadar dönemin ruhunun yansıtan sanat tasarımı da son derece başarılı.
Takımoyunculuğu Bu filmin başarısında rol oynayan unsurların başında kuşkusuz oyuncular geliyor. Emanetçi anne Mehtap rolünde Demet Akbağ tek kelime ile kusursuz. Mimikleri ile olağnüstü bir kompozisyon çiziyor. Bu yıl ödüller onun olmalı. Daha önce bu rol için birçok şüphemin olduğu Özgü Namal neredeyse hakiki bir İtalyan olup çıkmış.Özgü Daha önce 'Baynelmilel' de Sırrı Süreyya Önder ile çalışmış ve aynı başarıyı yakalamıştı. Avrupa Yakası, Plaj gibi dizi/filmlerin komik genci Sarp Apak bıçkın delikanlı Saffet'te çok başarılı, Hatice'de İpek Tuzcuoğlu fevkaladenin fevkiinde ve elbette muhteşem çocuk oyuncular... Hikaye başlı başına çok başarılı. Elbette senaryo yazarı Sırrı Süreyya Önder'in kalemi, yaratıcılığı olmasaydı, böyle bir film olmazdı. 12 Eylül döneminde duyduğu iki ayrı hiyaye bir araya getiren Sırrı Süreyya Önder sinema adına gerçekten büyük bir kazanç. Kim ne derse desin, filmin yönetmenliğini Murat Saraçoğlu üstlenmiş olsa bile 'Bu bir Sırrı Süreyya Önder' filmidir. Daha önceki filmindeki (Beynelmilel) sinema dili aynen bu filmde de mevcuttur. Üstadım, kaleminizin önünde saygı ve sevgiyle eğiliyorum. Ve yeni yeni filmlerinizi merakla bekliyorum. Siz filmin adına bakıp sakın gitmemezlik yapmayın. Çünkü hem ağlayacak, hem de güleceksiniz. Ayrıca yakın tarihe tanılıkta cabası. Evet filmin adı 'O...Çocukları'. Filmin adının neden böyle olduğunu anlayan anlamış, mesaj da yerini tam on ikiden bulmuştur. Netekim.