AKP'nin sırtına yapışmış dinci ve liberal medya aylardır kamuoyuna bir tez pompalıyor:
"Ulusalcılar, askerin darbe yapmasını istiyor!"
Genel maksatları AKP'yi desteklemeyenleri "darbeci" göstermek.
"Ulusalcı" geçinen kesimlerdeki darbe beklentisi doğrudur da mesele o kadar basit değil. Gelin darbeyi kimlerin istediğine ve hatta kışkırttığına biraz daha yakından bakalım.
***
Askeri bir darbe, "metal yorgunluğuna" girmiş, ekonomik, politik ve kültürel olarak dayatan büyük sorunları göğüslemekten uzaklaşmış, partizanlıktan başka gözü hiçbir şey görmeyen iktidar partisinin işine gelir mi gelmez mi?
Bütün politik ağırlığı ve ekonomik sorumluluğu siyasi iktidarın üzerinden alıp askerin sırtına yıkmak, cillop gibi bir operasyon olur mu olmaz mı?
Darbenin Türkiye'nin demokrasi sicilini lekeleyecek olması kimin umurunda, Türkiye'de hangi siyasi parti ne kadar demokrat ki?
Muhalefet yapamayan diğer siyasi partileri "yedek kulübesine" gider, üzerine ağır işler yıkılmış Yüksek Yargı kurtulur, "çatlayacak" hale gelen Kabine tatile çıkar, sen sağ ben selamet!
Hülasa bugün bir askari darbe, Türkiye'yi bekleyen ağır ekonomik süreçte ve politik kaosta, özellikle iktidar için "istemem yan cebime yok" değerindedir.
Hani kimbilir, demokrasi kahramanları ABD ve AB d bile bu sayede demokrasi özürlü AKP'den kurtulmuş olacaklardır.
***
Dinci ve liberal kanattan gelen "ters"ten "darbe kışkırtıcılığı" ve "örtülü tahriklere" dikkat ediniz. Yoksabir Adalet Bakanı Yüksek Yargı'ya "dam üstünde saksağan" der miydi?
***
Ve fakat...
Bugün Türkiye'de Genelkurmay'dan darbe beklemek çölde yağmur beklemekle eş anlamlı. Çünkü, Türk Genelkurmay'ı sadece tarih değil coğrafya "dersini de iyi çalışmış" görünüyor.
Askeri stratejistler, dalgayı ve süreci iyi okuyorlar, tahrik edilmek suretiyle üzerlerine yıkılmaya çalışılan ağır faturanın farkındadır ve "beklemeizlemetakip" stratejisi yürütüyorlar. Toplumsal muhalefetin önüne geçmeyi düşünmüyor, toplumsal suskunluğun boızulmasını umuyorlar.
atv'de her cuma ekrana gelen "Hatırla Sevgili" dizisini dikkatle seyrederseniz, cihet-i askeriyenin nasıl "örtülü" biçimde 12 Mart ve 12 Eylül özeleştirisini yaptığını görebilirsiniz.
Hülasa, bu sefer ekon-politik faturayı askere yıkıp kaçmak yok!