"Britanya Türkiye'nin AB üyeliğinin en tutarlı destekçilerinden biri olageldi. Londra, AB ortaklarının müzakere sürecine sekte vurmasını önlemek için elinden geleni ardına koymadı. Kırım savaşından felaketle biten Gelibolu harekatına dek eskilere uzanan ortak tarih, kamuoyunun bilincinde tazeliğini koruyan bir karşılıklı güvene vesile oldu. Britanya'nın Türkiye'yle kurduğu ilişki, büyük Türk nüfusa sahip Almanya'dan bile daha sıcak." "Ancak bu sıcak duyguların ötesinde bir şey var. Türkiye'nin stratejik önemi. Irak'taki istikrar büyük ölçüde Ankara'daki itidale bağlı. Irak'ın karmaşa ve şiddetten çıkmaya başladığı dönemde son derece önemli bir itidal bu." "Yine de Türkiye'nin ne yaptığından belki de daha önemli olanı, neyin örneği olduğu: Müslüman bir laik demokrasi, bölgesel bir sınai güç ve dini aşırılıkçılığın, siniri burnunda militer milliyetçiliğin ve muhafazakar taşra gelenekleriyle sık sık sürtüşen Batılılaşmış kültürün basınçlarına rağmen özgür ve açık bir toplum niletiğini sürdürüyor. İfade özgürlüğü konusunda hala yapılması gerekenler var." "Türkiye'yi bugün eşsiz derecede önemli kılan şey, ılımlı İslam'ı demokrasi ve ekonomik kalkınma ile uzlaştırma gayreti. On yıllardır ilk defa Arap ülkeleri Türkiye'deki gelişmeleri büyük dikkatle izliyor. Zira Erdoğan liderliğindeki hükümet iyi ekon omik siciline ve Avrupa yanlısı yönelimine rağmen devrilirse, başka yerlerdeki İslamcılar, ılımlılığın işe yaramadığı sonucuna varacaklardır." "Bu yüzden Batı'nın Türkiye'deki seçilmiş hükümetin ayakta kalmasından hayati çıkarı var. Sebep sadece AKP hükümetinin yetkin olması değil, küresel bir örnek teşkil etmesi. Kraliçe ile Britanya dışişleri bakanının ilettiği mesaja, Türk generalleri ve islamcılar dikkatle kulak vermeli. Osmanlı İmparatorluğu vaktiyle Müslüman dünyada nüfuz sahibiydi; Türkiye'de olup bitenler sınırlarının ötesini etkilemeye devam ediyor." (15 Mayıs 2008. İngiliz gazetesi The Times'ın başyazısı) Yerli liberallerin İngiliz akıl hocaları işte böyle konuşuyor.