AKP'nin yeniden feci biçimde depreşen AB aşkı üzerine, denize düşen yılana sarılır, demiyorum.
En fazla nedir, AKP gibi pragmacı, kendine müslüman, kendine demokrat, kendine özgürlükçü, kendine girişimci, kendine liberal ve bittabii kendine zenginleşmeci bir partinin, zoru görünce tekneyi yeniden AB'ye iskele etmesine hiç şaşırmam.
Beni şaşırtan, bu topraklarda "ikiyüzlü siyasetin" karşılıklı bu kadar kolay alkışlanabilmesidir.
***
Medya dünyasındaki iyi niyetli falan bir sürü liberal arkadaş, AKP'yi hem destekliyor hem yön veriyor:
Bak gördün mü, AB'yi unutursan devlet seni ham yapar. Onun için sarıl AB'ye sarılabildiğin kadar!
Bu arkadaşların AB'cilikleri de ikiyüzlüdür ve gerçekleri yansıtmamaktadır.
***
Bütün dünyaya "barış projesi" olarak itelenip, çekim alanı elde eden AB süreci, Türkiye'ye hiçbir zaman dostça, demokratça ve hakça yaklaşmamıştır.
Sürekli ikiyüzlü, oyalamacı ve kendine yontucu olmuştur.
Bunun en açık örneği Gümrük Birliği meselesidir. İkincisi de Kıbrıs'taki tutumlarıdır.
Küresel bir örnek de isterseniz; AB'nin Irak'ta izlediği politika "saldırgan, işgalci Amerikan polilitikasının" bir seyircisi olmaktan öteye geçememiştir.
Bu bile tek başına AB'nin "barış projesi" olmadığının göstergesidir.
Olsa olsa AB, bir "Kıta Avrupası Barışı" projesidir.
***
Ne kadar acıklı bir tablo:
Halka ve millete dayandığını, seçimlerle meşru biçimde iktidara geldiğini öne süren bir siyasi parti (AKP), liberal dostları tarafından "AB ile el ele olduğu sürece yaşayabileceği"ne inandırılmış durumda. Yazık.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumlarının, gelenek ve birikimlerinin, öznellliğinin, kültürel zenginliğinin üzerinde sürekli bir AB sopasının dolaştırılmasının utanç vericiliği, demokrasi diye anlatılıyor.
***
Liberal gazeteciler iyi niyetli olabilirler fakat Avrupa Birliği, "Avrupa için" tasarlanmıştır ve son katılımlarla bitmiştir.
AB'nin Türkiye'ye yaklaşımı, zamanındaki Avrupa devletlerinin Osmanlı'ya yaklaşımından farklı değil, olması da beklenemez.
Avrupa, kendi kıtasında kendi işini bitirdi. Türkiye'de ve coğrafyada kıyasıya küresel mücadele veriyor.
AB'ciler de bu değirmene su taşıyorlar.
Londra, Paris ve Berlin, Brüksel'de ortak kararlar alabilirler, fakat Kahire'de, Tahran'da, Bağdat'ta veya İstanbul'da asla ortak değillerdir!
Türkiye, hepsine birden kafa kaldırırsa eğer ittifak kurabilirler.