Urfa denince benim aklıma 'onurlu bir başkaldırı' gelir. Paganizma'ya başkaldırarak ateşi gül bahçesine çeviren saf inancın sembolü olan İbrahim'in kentindeyiz. Urfa, 'Peygamberler kenti' unvanını fazlasıyla hak ediyor. İbrahim, Musa, Yakup, Lut, İlyas, Eyyup, Şuayip Peygamberler burada yaşamış. Eyyup Peygamber'le 'sabır', burada en has anlamını kazanmıştır. İbrahim, Paganizma'ya başkaldırarak Nemrut'un tüm putlarını kırdığında, arkasında Nemrut'un evlatlığı Zeliha da vardır. Zeliha, İbrahim'in mancınıkla ateşe atıldığını görünce kendini kaleden ateşe atar ve onun düştüğü yerdeki ateş alanı da bir gül bahçesine dönüşür. Hem İbrahim'in hem Zeliha'nın düştüğü yerde alevler suya, ağaçlar da balığa dönüşecektir. Zeliha ve Balıklıgöl ateşin suya dönüşen mucizevi kalıntısıdır. Çünkü ateş, Tanrı'dan "Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" buyruğunu almıştır. Ateş ve suyun tarihsel barışına burada tanık oluyoruz. Bu etkileyici atmosferde dolaştıktan sonra öğle yemeği ve mırra için kendimize zaman ayırmalıydık.
MIRRA KEYFİ
Camilerin, türbelerin, göllerin olduğu bu mistik havzanın hemen yanında alışveriş yapılacak rengarenk bir çarşı var. Öğle yemeği için dışarıdan gözümüze kestirdiğimiz bir restorana girerek yemek yiyoruz. Yemek sonrası çarşı içinden gezinerek birkaç parça alışveriş de yaparak Kanuni döneminde Behram Paşa tarafından yaptırılan Gümrük Hana giriyoruz. Hanlar, Osmanlı döneminin vazgeçilmez ticaret alanlarıdır. Gümrük Han'ın geniş ve serin avlusu oldukça kalabalık. Birkaç masayı birleştirerek çevresindeki iskemlelere oturuyoruz. Burada Urfa yöresinde yaygın olan mırra içeceğiz. Doğal olarak mırra da biraz turistik hale gelmiş. Gerçek mırra bir fincanda tek hüplüktür. Oysa biz birkaç fincan mırrayı içiyoruz. İbrahim'in Nemrut'un katliamından korunmak için 7 yaşına kadar yaşadığı mağara Balıklıgöl yakınlarındadır. Kale üzerinde mancınık kalıntısı olduğu rivayet edilen 2 görkemli sütun hâlâ ayakta durmaktadır.
HARRAN GÜNEŞİ
Urfa'nın merkezindeki bu mistik havzada dolaştıktan sonra akşamüzeri bir de Harran'ı ziyaret edeceğiz. Güneş, Harran ovasından kızarmış bir simit gibi batarken dünyanın en eski üniversitesinin olduğu yere ulaşıyoruz. Başka bir yerde örneğine rastlamadığım huni gibi yan yana oluşturulmuş toprak evleriyle Harran bir zamanlar mamur bir bölgeydi. Tarım ve bilim alanında dünyanın hep ilgi alanında olmuş bu bölge şimdilerde Gap Projesi'yle tarım alanında yeniden canlanmaya başlamış. Ana kentin kurulduğu höyük çevresinden dolaşırken kapısı ve bir duvarındaki sütunuyla Harran Üniversitesi'nin kalıntıları ile karşılaşıyoruz. Üniversitede büyük filozof ve alimler yetişmiştir. Bunlardan en başta gelenleri; 9. yüzyılda yaşayan Matematikçi Sabit Bin Kurra, meşhur astronomi alimi El Battani, İbn-i Teyyime, Fizikçi Cabir Bin Hayyan, Ahmet Bin Yunus El Harrani, Mahmut Bin Cabir, İbrahim Bin Zehrin, meşhur Türk tıp alimi İbn-i Sina üniversite ve medresede hocalık yapmıştır. İslam ilimlerinin öğretildiği burada müsbet ilime ilişkin çok önemli çalışmalar da yapılmış. İnsanlığın gelişimine katkı sağlayan astronomi ve tıp alanında günümüz insanlığının ulaştığı kimi gerçekler ta o zamanlardan kesinliğe yakın keşfedilmiş.
SIRA GECESİ
Otelimize dönüp biraz dinlendikten sonra akşam yemeği eşliğinde Urfa'nın geleneksel sıra gecesine katılacağız. Akşam sivil mimari örneklerinden güzel bir Urfa konağının 'hayat' denen avlusunda Urfa yemekleri eşliğinde Urfa yöresinden türküler dinledik. Ancak burada bir noktaya değinmek istiyorum. Urfa kent kültürü içinde geleneksel olduğu kadar bir terbiye ve eğitim işlevi de olan 'sıra geceleri' turistik hale getirilmiş. O güzelim türküler dururken artık arabesk şarkılar söyleniyor. Kültür arabeskleştiği gibi bu güzel gelenek de arabesk hale sokulmuş. Sabah erkenden yine yollara düşeceğiz. Bir başka önemli güneydoğu kültür uzantısı olan Antakya'ya gideceğiz. O yüzden de gece yarısına doğru otelimize dönüyoruz. Ama hava öylesine güzel ki uyumak hayatı kaçırmak gibi geliyor bana. Dolunay, mistik kent havzasına süzülürken kentin tarihi havzasını gecenin loşluğu altında da izlememek bazı güzellikleri es geçmek olacak. O yüzden göller çevresinde bir gece gezintisi ve dolunay ışığı altında kentin gece görüntülerini de fotoğraflayarak otele öyle dönüyoruz.