Üstat Necip Fazıl Kısakürek'in; "İnsan bu; su misali, kıvrım kıvrım akar ya, bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya..." dizeleriyle başlayan ünlü Sakarya Şiiri'ndeki gibi, son günlerde Sakarya'nın durgun suları yeniden yokuşa çıkartılmak isteniyor. Gazete ve TV haberlerine "Sakarya diken üstünde" veya "Sakarya'da bu 4'üncü gerginlik" gibi başlıklarla giren gelişmeler, oldukça manidar! DTP'lilerin bir salondaki programını "şehit yakınları" olduğu söylenen grubun protesto etmesiyle başlayan gerginlikte, salondaki bir kişinin kalp krizinden ölmesi üzerine tansiyon daha yükselmiş ve çevre illerden de takviye güvenlik getirtilmişti. Cenazede kardeşlik vardı Daha 1 hafta önce, Şemdinli'de PKK'nın döşediği mayına basarak şehit düşen Mehmetçiklerimiz'den Komando Çavuş Tuncay Özdemir'i 7'den 70'ye kenetlenerek Karapürçek ilçesinde muazzam bir törenle defneden Sakaryalılar'ın etnik bilinçle hareket ettiğine inanmıyoruz. Öyle olsaydı, Karapürçek gibi, doğu ve güneydoğudan çok yoğun göç almış ilçedeki şehit cenazesinde el ve yürekler bu derece kenetlenmezdi. Binlerce kişi, aynı anda ve aynı öfke ve kararlılıkta, "Türk-Kürt kardeştir. Bölen kalleştir" diye haykırmazdı. Dolayısıyla başka iş olmalı gerginlik ortamının ardında! Türk-Kürt çatışmasını körüklemek isteyenlerin yeni bir planı bulunmalı!
Yangın körükçülüğü yapıyorlar Kimse kusura bakmasın ama şehidin cenaze töreninde ve istismara her yönü ile açık o günde, birbirlerine yan gözle bakmayı bile akıllarına getirmeyenler, 5-6 gün sonra niçin bu ortamda yer aldılar? Anadolu toprağının her köşesinde, cenazeye ve aileye sevgi ve saygıdan ötürü önceden planlanmış her türlü (düğün dahil) etkinlikler iptal edilir. Veya olağan dışına çıkılıp sessiz ve sakince yapılır. Üstelik, Sakarya'daki sıradan bir cenaze değil! Milleti can evinden vuran ırkçı ayrılıkçılığın en kahpe silahlarından mayınla şehit düşmüş 20 yaşındaki bir gencin acısı var. "Sakarya, saf çocuğu masum Anadolu'nun. Divanesi ikimiz kaldık, yalnız Allah yolunun" diyen şairin, inanç ve değerlerde bir bütün olarak her türlü iklimde sarıp sarmaladığı gerçekler de ortada. Her şey bu kadar açık iken, gergin saatlerin yaşandığı salondaki etkinliğe katılan DTP Milletvekili, "2 bin kişinin bulunduğu salonun ablukaya alınması Madımak'ı anımsattı" diyerek yangın körükçülüğüne soyunuyor. Milleti aptal sanıyorlarsa, çok aldanıyorlar. Bu millet; provakatör ve ayrılıkçıların hangi zamanda, ne yapacaklarını çok iyi biliyor çok şükür!