"Sen uzaklarda Değil damarımda kanımsın" diyen şarkıyı Sinan Subaşı yaptı. Muhtemelen siz tanımazsınız bu sahne emekçisini. O handiyse elinde büyüdüğüm, dünya beyefendisi bir baba dostuydu. Sesi yanık, lirik, akıcıydı. Sahneye çıkınca 3-5 dakikada büyülerdi herkesi. Bir gün çocuk meraklılığıyla sormuştum Sinan Abim'e: "Senin soyadın niye Subaşı. Ne demek ki o?" Gülerek yanıtlamıştı: "Dedemin babası jandarmada komutanmış. O yüzden almış soyadını. Eskiden jandarmaya subaşı denilirmiş."
JANDARMA OLANA KADAR...
Zaptiye zap zap, yıllar sonra bir gün aklıma düştüydü bu laf. Jandarma binbaşı bir arkadaşıma sormuştum işin aslı faslını. "Jandarmaya eskiden subaşı mı denilirdi?" diye. Keyifle anlatmıştı o da. Demişti ki: "Onun daha da eskisi var ona bakarsan. Ta Selçuklular'da adımız 'surta'ymış. Daha sonra, yani Osmanlı'da 'subaşı'lar olmuşuz. Kolluk hizmeti ileriki yıllarda 'zaptiye'ler ve yakın tarihte de jandarmalar. Kırlık, köylük, dağlık yerlerde de kentlerde polis bölgesi dışında da emniyet ve asayiş hizmetlerini yürüten askeri kolluk teşkilatları olmuş jandarmalar bu zamana kadar."