Geçtiğimiz yıl Malatya'da meydana gelen yayınevi katliamında öldürülen Alman Geske'nin evine gidip eşi ve çocuklarıyla görüşmüştüm. Olayın üzerinden 48 saat bile geçmediği halde son derece metindi genç kadın. Çocuklarını 23 Nisan törenlerine göndereceğini söyleyip "Ben bir Atatürk hayranıyım. Tam 10 yıldır da bu kentte oturuyoruz. Olaydan sonra kent insanının gösterdiği sıcak ilgi, alaka ve içtenliğine inandığım üzüntülerini görünce iyice anladım ki artık ben de Malatyalı'yım" demişti bana.
'SEVE SEVE GÖNDERDİM' Sonra devam edip, "23 Nisan törenleri için haftalardır bekliyorlardı. Bu feci olay meydana gelince katılacak mısınız?" diye sordum Geske'ye. Baktım aynı heyecan ve istekle "Katılmak istiyorlar, seve seve gönderdim. Ben de gitmeyi isterdim ama çok misafir geliyor başsağlığı için" demişti. Ardından çocuklarıyla tanıştırdı ve ekledi: "Bakın bu 13 yaşındaki büyük kızım Michal. TED Koleji 7. sınıfta. O da sizinle konuşmak ve Atatürk için, 23 Nisan için yazdığı bir şeyi okumak istiyor."
'SARILIP ÖPTÜLER' Şaşırdım ve mutlaka dinlemek istediğimi söyledim. Küçük kız önce katıldığı törenleri anlattı bana. Dedi ki: "Orada, tören alanında çok heyecanlıydım. Ama arkadaşlarımı görünce bu heyecanım azaldı. Böyle acılı bir anımızda bile törenlere geldiğimiz için arkadaşlarımız bizi tebrik etti, sarılıp öptüler.
YAZILAR YAZMIŞ Babamın da bizimle olmasını çok isterdim elbette. Ben her zaman Türkiye'yi ve burada yaşayan herkesi çok sevdiğimi dile getiren yazılar yazıyorum. Öğretmenlerim bunları okutuyor bazen." Mektupta yazanları da aşağıda paylaşmak istiyorum sizinle. Bir mektup olmanın ötesinde bir ders kitabı niteliği var çünkü...