80'li yıllarda Hollywood "Vietnam" ile yüzleşiyor; "Avcı", "Müfreze", "Forrest Gump", "Doğum Günü 4 Temmuz", "İnce Kırmızı Hat" gibi filmlerle adeta vicdan muhasebesi yapıyordu. Hollywood 2000'li yıllarda ise "Syriana", "The Kingdom Rendition", "Redacted" gibi filmlerle oğul Bush'un Ortadoğu politikasını eleştirmeye, Irak'taki insanlık dışı olayları gündeme getirmeye başladı.
Geçtiğimiz hafta gösterime giren "Tanrının Vadisinde"; işte bu filmlerin en sonuncusu.

KAYIP OĞLUN İZİNDE
Vietnam'da savaşan eski bir silahlı kuvvetler mensubu Hank Deerfield, büyük oğlu David'i, 10 yıl kadar önce askeri bir helikopter kazasında hayatını kaybetmiştir. Küçük oğlu Mike ise önce Bosna'da, ardından da Irak'ta görev yapmıştır. Ortadoğu seferi sonrası ülkesine dönen Mike'la irtibatı kesilen baba, oğlunu bulmak üzere birliğinin bulunduğu Fort Rudd'a gider. Mike firari durumdadır ve üstleri de ondan haber alamamaktadır. Çok geçmeden ıssız bir yerde bulunan ve parçalara ayrıldıktan sonra yakılan bir cesedin Mike'a ait olduğu haberi gelir. Askeri makamların yanı sıra yerel polis teşkilatının umursamaz tavırları Hank'ı çileden çıkarır ve soruşturmayı kendisi yürütmek ister.

BABA VE OĞULLARI
"Tanrının Vadisinde" bana hemen Costa Gavras'ın "Missing filmini hatırlattı. Jack Lemmon Şili'de faşist general Pinochet'nin Allende'ye karşı düzenlediği darbe sırasında kaybolan oğlunu arayan bir babayı canlandırıyordu. Tanrının Vadisinde de bir baba Ortadoğu'dan döndüğünde kaybolan oğlunu arıyor. Tanrının Vadisinde, son yıllarda seyrettiğim en başarılı filmlerden bir tanesi. Film öncelikle çok sağlam bir senaryoya sahip. Bir taraftan savaştan dönenlerin travmalarına dikkat çekerken, diğer taraftan da Mike'ın kaybolması üzerine gelişen bir polisiye olayla baştan sona kadar seyircinin ilgisini yukarıda tutuyor.

FİNALE DİKKAT!
Kuşkusuz filmin en etkileyici yanlarından biri vatansever bir babanın kayıp oğlunu ararken hem kendisiyle, hem de ülkesiyle yüzlemesi. Ülkesinin gerçek yüzünü gördükçe de kendi önyargıları ile hesaplaşması. Bu nedenle de filmin finaline lütfen dikkat. Bir mesaj görsel olarak ancak bu kadar güzel verilebilirdi.
Babaların ve oğulların ilişkileri her zaman anne oğul ilişkisinden farklıdır. Ortada adı konulmamış hem bir rekabet vardır hem de bir türlü ortalığa öyle dökülüp saçılmayan bir sevgi. İşte bu babaoğul ilişkisi filmin her anına siniyor. Baba, tesadüfen oğlunun cep telefonunu ele geçiriyor ve telefonundaki kaydedilmiş görüntülerle bilmediği bir Irak gerçeğine tanıklık ediyor. Finale doğru göreceğiniz askerin hiç durmadan araba kullandığı sahne, yıllar önce izlediğimiz "Avcı" filmindeki Rus ruleti sahnesi çok etkileyici. Clint Eastwood'un yönettiği "Milyon Dolarlık Bebek", "Atalarımızın Bayrakları", "Iwo Jimo'dan Mektuplar" gibi filmlerin senaryolarının yazarı olan Paul Higgis kaybolan bir oğul hikayesi ile politik bir filme imza atıyor. "Crash" ile en iyi film Oscar'ını alan Higgis, "Tanrının Vadisinde" filmi ile başarısının tesadüf olamadığını kanıtlıyor.
Başta Tommy Lee Jones, Charlize Theron, Susan Sarandon ve Jason Patric rollerindeki üstün başarı ile filmi daha da unutulmaz yapıyorlar. Mutlaka izleyin.