"Teyzem" filminin senaryosu ile sinemaya iyi bir giriş yapan Ümit Ünal, 2 kadın ve 2 erkekten oluşan bir grubun öyküsünü anlattığı "Ara" filmi ile günümüz tüketim toplumundaki insanın nasıl bir boşluğa düştüğünü ve ilişkilerin nasıl yozlaştığını inceliyor.
İHANETLE BAŞLIYOR İdealist bir öğretmenin oğlu olan Ender, onun uzun süre yurt dışında yaşayıp İstanbul'a geri dönmüş olan sevgilisi Gül, Ender'in kankası ve iş ortağı olan Veli ve onun eşi Selda; zamanlarının çoğunu bir arada geçiren bir dörtlüdür. Çoğunlukla Gül'ün reklam filmleri için kiraya verdikleri plato evde buluşurlar. 10 yıllık bir süreçte ihanetler başlar ve önemli sırlar ortaya çıkar.
BİTMEYEN YALANLAR "Ara", birbirlerini seven ama sürekli olarak yalanlar söyleyerek bir şeyler saklayan ve zaman zaman da birbirlerini aldatan bu dörtlü hem Türkiye'nin hem kentte yaşayan insanların hem de bir neslin 1980'den sonra geçirdiği değişimi ve arada kalmışlığını sorguluyor. Konuşmalarından anlıyoruz ki; herkes büyük bir boşlukta. Dünün siyah-beyaz TV'li günleri bile özlemle anılır, anlatılır olmuş. Tatmin olamak sadece statüye, paraya ve cinselliğe indirgenmiş. Harcadığın kadar mutlusun.
MESAJLAR GÜZEL Yönetmen Ümit Ünal görünürde son derece güzel mesajları olan bir filme soyunmuş.
Ama ya sonuç? Maalesef bunun için iyi şeyler söylemek mümkün değil. Film boyunca aynı mekandan hiç ayrılmasak da; Cihangir ve oradaki yaşam tarzını her karede hissetmek mümkün. Özgür kadınlar, statü meraklısı ama avangardlığı bırakmamış erkekler. Bu insanlar sanki bir başka ülkede yaşıyorlar. Günlük hayat, dünya sanki onlara onlara hiç değmiyor. Varsa yoksa "Karımla yattın mı?", "Sevgilimle birlikte oldun mu?"
Ayrıca Veli'nin farklı bir cinsel tercihinin olması da; ne sinema adına bir yenilik ne de bu filmin hikayesi adına bir gereklilik. Film, kendisine mesele olarak bu temayı seçiyorsa benzer tarzdaki filmlerden daha fazlasını söylemeliydi. Bir iki planda "Ama Veli de..." demekle bu işler olmuyor.
Filmdeki gereksiz bölümlerden birisi de iki kadının fotoğraf çektiği sahnedeki deneysel görüntü çalışmaları. Bu nedenle Gül'ün itirafları da güme gidiyor. Bu karakterler için seçilmiş oyunculara gelince... Erdem karakterini canlandıran Erdem Akakçe üstleniyor. Serhat Tutumluer rolün altında eziliyor. Selen Uçer ve Betül Çobanoğlu'nun performansları ise sıradan.
Filmde bir sanat yönetmeninin izine rastlamak imkansız gibi bir şey... Eğer tek mekanda bir film çekiliyorsa
"Kim Ku-Duk" gibi bir ustanın
"Yay", "Nefes", "Boş Ev" gibi filmlerini izlemekte fayda vardı. Filmin teknik mevzusuna ise girmek istemem.
"Teyzem",
"Hayallerim, Aşkım ve Sen", "
Arkadaşım Şeytan" filmlerinin senaryoları ile sinemaya taze bir soluk getiren Ümit Ünal "Dokuz" ile yönetmenliğe geçmiş, hem fikir babası olduğu hem de bir bölümünü yönettiği "Anlat İstanbul" ile ödüller almıştı. Ünal'ın bütün bu başarıları ne yazık ki "Ara" filmini iyi bir film yapmıyor. "Ara" filminin arada kalmışlığı da Ümit Ünal'ın iyi bir sinemacı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
"Ara"dan da geriye "Candan Erçetin"in nefis şarkısı kalıyor.