Kazancı Bedih yok satıyor
Önceki gün Unkapanı'na gidip şöyle bir dolaştım. "Kazancı Bedih'in kasetleri yok satıyormuş" diye duydum, sevindim. Oysa yaşarken çok da kıymetini bilmedik onun. Mutlaka Urfa ve civarı tanıyor, seviyordu ama Eşkıya filmi sayesinde tüm memleket ahalisi farkına vardı bu değerli sanatkarın.
ÖPTÜMYANAĞINDAN Sonra hazin öyküsü geldi çöreklendi içime. Anımsayın... Bedih ve eşi, Şanlıurfa'daki evlerinde soba dumanından zehirlenip yaşama veda etmişlerdi. "Başka ülkelerde olsa muhteşem bir yaşam kalitesine sahip olabilecek böylesi bir yetenek, sobalı evde oturuyordu" diye az hayıflanmadık anımsarsanız.
SIRAGECELERİ Şükürler olsun ki, onunla hem de Urfa'da, sıra gecelerinde defalarca bir arada oldum. Ellerinden, yanaklarından çok öptüm. Keyfi doyumsuz gazellerini huşu içinde dinleyip yeniden ellerine sarıldığımda söylediği şu sözleri hiç unutmadım: "Evlat. Sıra geceleri bir konservatuvardır. Hepimiz o okuldan mezun olduk ne güzel. Bak benim yüzlerce türküden ve gazelden oluşan dağarcığım var. Keşke birileri gelse de derlese, kayıt altına alsa. Biz hep televizyon şov programlarına çıkıyoruz. Böyle mi olmalıydı?.."
BELGESELLER Gerçi son anlarına doğru sevgili Mahsun Kırmızıgül düet yaptı, birlikte klip de çekti onunla ama yetmez ki. Yani merhum büyük usta bu denli sitemkar olmakta haksız değildi elbet. Derleme-araştırma grupları, konservatuvarlar, müzik yapım şirketlerinin arşivlerinde hem de dijital teknolojiyle kaydedilmiş otantik meşkler olmalıydı mutlaka. Kazancı Bedih ve benzeri türünden benzersiz sanat adamlarının belgeselleri çoktan çekilmiş olmalıydı.
MİRASGİBİ O zaman herkes o eşsiz repertuarı, mesela; "Gümrahlarını Goncayı Zibaya Değişmem, Sabret Gönül Eyyamı Yare de Kalmaz, Aldanma Gönül Devleti İkbale Güvenme, Hüsnün Senin mi, Nice Bir Narı Aşkınla Ciğer Yansın Kebap Olsun, Öyle Sermestem ki İdrak Etmezem Dünya Nedir, Gamı Aşkınla Ahvalim Perişan Oldu Gittikçe, Nice Bir Dağdağa ile Berbat Olalım..." adlı doyumsuz eserleri kutsal bir miras gibi saklardı...