16 Mart katliamı üzerine
30 yıl önce böyle bir 16 Mart günüydü. Vatan Caddesi üzerinde ana baba evinde oturan genç bir polis muhabiriydim. Kahvaltı sofrasındayken art arda patlayan silahların sesi ve haykırışlar doldu odamızın içine. Refleks olarak dikiş makinesi üzerinde durup duran fotoğraf makineme davranıp pencereye yanaştım dikkatlice. Gördüğüm elinde tabancasıyla koşan bir genç ve onu kovalayan 3-4 polisti. Evimizin altından geçip yan sokağa girdiler ve aşağıya inmek için koştum bu kez. İnip, oraya doğru seğirttiğimde kaçan gencin ayağından vurulmuş olarak yakalandığını ve sivil polis minibüsüne bindirildiğini gördüm.
ÇEMBERDARALDI O zaman her yerde her gün rastlanan olaylardı bunlar. Ama 5-10 dakika geçince işin sıradan olmadığını anladım. Çünkü Emniyet Müdürü Şükrü Balcı oraya gelmiş ve tebrik ediyordu yakalayan memurları. Meğer az yukarıda, Millet Caddesi üzerindeki lojmanından çıkan dönemin siyasi polis amiri Uğur Gür'e suikast düzenlemiş o genç ve 2 arkadaşı. Makam aracını lojmandan çıktıktan sonra izleyip kırmızı ışıkta durunca çapraz ateşe tutmuşlar. Yaralanmasına rağmen telsizle kaçış istikametlerini ve eşgallerini vermiş Uğur Gür. Böylelikle çembere almışlar, daraltıp sadece bizim mahalleye kaçanı değil diğer iki saldırganı da yakalamışlar. Öğrenince uçar gibi gittim gazeteye. Çektiğim o fotoğraflarla 1. sayfayı donatacaklarını söyledi yazı işleri abileri. Artık ne olursa olsun kimse sayfamı ve muhteşem fotoğraflarımı bozamaz diyordum ki istihbarat servisinin orta yerindeki telsizden anons patladı: "Üniversitenin önünde bomba patladı çok yaralı ölü var."
YAĞMURGİBİ Sonra gidilebilecek en kısa sürede Beyazıt'a İstanbul Üniversitesi'nin ana kapısına gittik arkadaşlarla. Bir gurup 'solcu' öğrencinin üzerine bomba atılıp yaylım ateş açılmıştı. 7 öğrenci canını yitirmişti o patlama ve kurşun yağmurunda. Onlarca yaralı vardı. Bizimki de dahil her gazetenin 1. sayfası bu katliamın fotoğraflarıyla dolu çıktı ertesi gün. Aradan tam 30 yıl geçti. Hala bir gazetecinin anıları kıvamında söz edebiliyorum bu acı olaylardan. Başka ne yazayım ki? 30 yıldır ne polis amiri Uğur Gür'ü vuranların ne de 7 öğrenciyi katledenlerin esasen kim olduğu, kimler olduğu, yakalananların değil yakalanamayan esas faillerin meçhullüğü sürdü.