Başbakanımız Robespiyer gibi
Başbakan Erdoğan'ın nerede türban konusu açılsa, büyük bir belagat ve hitabet sanatı ile, son derece duyarlı ve etkili söz ve ses seçimleriyle kendisini dinleyenlerin yüreklerine işleyecek bir konuşma yapması, kuşkusuz kendisini dinleyenleri hem de televizyonlar aracılığı ile izleyenleri etkilemektedir. Buna itirazımız olamaz. Türkiye'de şimdiye kadar Menderes'ten Demirel'e, Özal'dan Ecevit'e nice siyasetçi buna benzer müthiş konuşmalar yapmışlardır. Geriye ne kaldığı ise ayrı bir tartışma konusudur. Konuşmanın en ajitatif kısmını dinlerseniz, hüngür hüngür ağlayabilir, Başbakan'a inanılmaz bir hayranlık duygusuna kapılabilirsiniz. Ne diyor Başbakan: Biz özgürlüklerden yanayız. Kimsenin özgürlüğüne tecavüz etmeye niyetimiz yok. Ama bizim özgürlüklerimize tecavüz edilmesine de tahammül edemeyiz!
***
Şahane sözler! Robespiyer'den bu tarafa sarf edilmiş en özgürlükçü çıkış neredeyse... Özgürlük mü dediniz, alın size özgürlüğün ve özgürlükçülüğün feriştahı!
***
Fakat yüzeydeki heyecanı bir tarafa bırakıp, yaklaşımın birazcık daha derinliğine indiğinizde ortaya başka bir özgürlük çıkıyor. Savunulan özgürlük kimin, kimlerin ne özgürlüğüdür? Pek tabii, kolay kolay ölçülecek bir toplumsal veri değildir ama Türkiye'yi iyi tanıyan insanların el yordamı ile bile kestirebilecekleri bir gerçeklik var ortada. Üniversiteye gitmek isteyen genç kızların, öte tarafta liseyi ve üniversiteyi aklından bile geçirmediği halde türban takan genç kız ve kadınların başlarına taktıkları o örtü, kendi özgür tercihlerinin bir sonucu mudur? Kendi özgür iradeleri ile türban takanların oranı ile çevrelerinin, babalarının, ağabeylerinin ve eşlerinin baskısı ile türban takanların oranı nedir? Ya, türbanda çevre ve aile baskısı çok daha tayin edici ise ne yapacağız? O zaman ortaya şu tablo çıkmıyor mu? Türbanda özgürlüğü savunurken, bir başka açıdan genç kızlar üzerindeki çevre baskısını savunmuş olmayacak mıyız? Şöyle demiş olmayacak mıyız? Ey erkekler (babalar, ağabeyler, amcalar, dayılar, dedeler, nişanlılar, kocalar) etkiniz altındaki kadınları türban takmaya icbar edebilir, istediğiniz kadar baskı uygulayabilirsiniz! Bizim savunduğumuz özgürlük gerçekte, işte bu kadının sosyal yaşamı üzerindeki erkek baskısı özgürlüğüdür. Kadının yoksulluk ve çaresizlik altındaki yaşadığı baskılara girmiyorum.