Sanki askeri fiyasko var!
Türk Silahlı Kuvvetleri, Irak'a girdi, tamamen askeri program ve plan dahilinde görevini yaptı. Geri döndü. Büyük fotoğraf budur! Arkasından beliren fotoğrafta ise iki önemli aktör var: Cumhurbaşkanı Gül, ki Silahlı Kuvvetler'in Anayasal olarak başkomutanıdır, sadece tek sütunluk bir açıklama yapmakla yetindi. "Geri çekileceğimizi önceden biliyordum" dedi. Kaç dakika önceden?.. Başbakan Erdoğan ise kamuoyunun inanılmaz bir psilokojik strese girdiği aynı günlerde, AKP'nin parti toplantılarında millete türbanı anlatmayı seçti. Türkiye'yi yöneten siyasi irade, tam bir suskunluk ve bana göre şaşkınlık içinde. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, "Daha çok şaşırtacağız" derken kimleri kastetti, bilemiyorum. Yoksa, Beyaz Saray ziyaretleri ile Irak'a yönelik operasyonu ABD ile kararlaştırdıkları açıkça bilinen, fakat son Gates ve Bush hamleleri ile müthiş bir şaşkınlığa sürüklenen Türkiye Hükümeti iradesini mi kastetti?
***
Üçüncü fotoğraf. Gazetelerde yazı yazan ve "arka planları" gün günden açığa çıkan kimi kalem erbabı, TSK'ya yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdı. Ortada, harekatla ilgili hiçbir askeri fiyasko bulunmadığı halde, TSK'yı hedef tahtasına oturttular. Bundan maksat; hükümetin içine sürüklendiği şaşkınlığı ve suskunluğu örtbas etmek olabilir miydi? ABD gibi cin bir küresel güç, TSK'nın Irak'tan çekilmeye başladığını uydulardan takip edebilecek bir güç, çekilme başlar başlamaz, ani bir manevra ile karşı söylem geliştirerek, Kürt gruplarının ve dünya kamuoyunun gözünde prim yapmayı, "ön almayı" hedeflemiş olamaz mı?
***
Akşam'da Serdar Turgut, "gazetecilik refleksini" anlattığı ve TSK'yı hedefe oturttuğu yazısında uluslararası medyayı referans gösteriyor: "Sadece biz değil, dünya gazetecileri de TSK'ya aynı soruları soruyor" diyor. Ama Irak'ın ABD işgali öncesinde ve meyanında, ABD ve İngiliz medyasının nasıl "embedded" hale getirilebildiğini unutuyor. Pentagon koridorlarında çok dolaştığını anlatarak böbürlenen aynı kalem, dünya medyasının küresel akslar tarafından nasıl kullanılabileceğini hâlâ öğrenemediyse, o koridorlarda boşuna gezinmiş demektir. Türk medyasının da nasıl AKP'ye iliştirildiğine zaman zaman temas eden Serdar Turgut, kendi etrafında gezinen tiplere de biraz kafa yorsa Türkiyenin daha hayrına olurdu. Bu bağlamda, Etiler'de evinde kendisine sponsorlu, dansözlü, Helin Avşar'lı yaşgünü partisi düzenleyen genç yazarına, medyayı düzenleme vazifesi verirken de, biraz daha dikkatli ve insaflı olmasının memleketin hayrına olacağı gibi...