Örtünün ardındaki
Kangrene dönmüş türban yarasını tedavi edip ortadan kaldırmak için kafa kafaya veren AKP ile MHP, metotta nihayet uzlaştı! Anayasa'nın iki maddesi değişecek, YÖK Kanunu'na da baş örtmenin tarifi girecek. Kabul etmek gerekir ki, türban yüzünden yaşanan bunca tartışma ve olumsuzluklarla senelerini kaybetti Türkiye... Sadece siyaset sahnesinde değil; sokakta, işyerinde ve okuldaki herkes kamplaştı, ayrıştı. Öyle bir yere gelindi ki rejim, yönetim, laiklik, demokrasi, insan hakları gibi akla gelen her şeyin tarifi türban ile yapılır oldu. Ağır ve keskin bıçak gibi kelimelerle anmak istemeyip sadece "türban karşıtı" diye tarif ettiğimiz kardeşlere şunu hatırlatmak isteriz: Bu iş yıllar önce şirazeden çıkmıştı. Nihayetinde çığ gibi büyüyüp gelişti. Her geçen gün artan hassasiyet var. Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de adına muhafazakarlık veya dindarlık denecek bir gelişmenin olduğunu kimse inkar edemez. Dolayısıyla türbanlı sayısı gittikçe arttı ve bugünlere gelindi. Siyasetçilerin istismarıyla da konu siyasal zemine uzandı. Seçim öncesi başlamıştı Bugün yaşananları da bu açıdan değerlendirmek gerek. Yüzde 35'ten yüzde 47'ye çıkan oy oranı ile daha despotlaşabilecek iktidarın "muktedirliği" ve ülkenin sinir uçlarına dokunmadaki destursuzlukları da göz ardı edilmemeli. Ve nihayetinde, özellikle üniversitelerde yaşanan mağduriyet ve acıların oluşturduğu fotoğraflar da ilanihaye sürmemeliydi. Onun için; AKP ile MHP'nin türban mutabakatını anlamlı buluyoruz. Daha seçim öncesi, 8 Haziran 2007'de Prof. Dr. Ergun Özbudun'dan Anayasa taslağı hazırlamasını isteyen Başbakan Erdoğan ile partisi AKP'nin yol haritası; olanı da olabilecekleri de yeterince sergiliyor. Seçimin ardından (22 Temmuz 2007 genel seçimleri) 28 Ağustos'ta hazırladıkları taslağı AKP'ye teslim eden anayasacılar, türban konusunda iki altenatif getirmişlerdi. Ardından, 17 Eylül'de, o bilinen Sapanca toplantıları... AKP'lilerle Prof. Özbudun ve arkadaşlarının kafa kafaya verişleri...
MHP'nin 'Hodri meydan'ı Başbakan'ın Madrit'teki "Simge olsa bile" diyerek herkesi şaşırtan o sözlerinin ardından "Türban için bir cümle yeter" çıkışına "Hodri meydan" çekercesine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gelen cevap toplumsal uzlaşmanın önünü açtı. En ağır riskleri alarak AKP'ye, istediği o bir cümle teklifi sunan MHP'nin beklenmedik tavrını "Blöf" sananlar aldandıklarını gördü. Bu defa Anayasa'nın 3. Maddesi'nde değişiklik yapılması gerektiğinde ısrarcı oldular. İster malzeme, ister oyuncak, isterseniz de beslenme alanı deyin, türbanla kalabalıklaşıp şişenlerin son numaraları ellerinde patladı böylece... Onun için milletvekili, belediye başkanı gibi vitrin isimlerinin yanı sıra, sivil toplum gönüllüsü geçinen siyaset fetbazlarıyla yeni dönemin altyapısını hazırlayıp malzemeyi kaptırmama telaşındalar! "AKP, her alanda türbanı kaldıracaktı. Ama MHP buna yanaşmayıp sadece üniversitelere yeşil ışık yaktı. Biz, kamuda da serbest bıraktırma niyetindeyiz" konuşmalarını yaygınlaştırdılar. Fısıltı gazetesi ile en ücralara ulaştırdılar. Bu gibi istismarları yıllardır fark edemeyen milletimiz, bu defa uyanmıştır inşallah! "Hem gıdaklayan, hem de yumurtlayan kim?" herkes görüyor.