Tabu yıkan ziyaret
Yunanistan'dan Türkiye'ye 49 yıl aradan sonra gerçekleşen ilk başbakan ziyareti bitti ama yankıları devam ediyor. Türban ve Ergenekon gibi sun'i bulduğumuz gündemlerle meşgul edilen halkımız, Yunan Başbakanı'na "Dostum Kostas" diye seslenip "Efhari topara Poli" sözleriyle teşekkür eden Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı gülümseyerek izledi. Ama, ziyaretin diğer sahnelerinde çok farklı görüntü ve değerlendirmeler vardı. Kendi ülkesindeki "Türkiye'de ne işin var? Bize düşmanlık eden Atatürk'e gitme" kampanyalarının da etkisinde kaldığı anlaşılan Yunan Başbakanı Kostas Karamanlis'in mesafeli duruşları gözlerden kaçmadı. Daha karşılama töreninde kucaklamak için hamle yapan Erdoğan'a, sadece elini uzatıp selamlama ile yetinmesi, Karamanlis'teki özel çabayı hemen fark ettirdi.
49yılönceTürklervardı Biliyor musunuz; 49 yıl önceki ile "Tabu yıkan ziyaret" diye sunulan bu gezi arasında bile dünya kadar şaşırtıcı farklar var. O dönemin Başbakanı rahmetli Adnan Menderes'in konuğu olarak Türkiye'ye gelen ve Kostas Karamanlis'in de amcası olan Konstantin Karamanlis'in 1959'daki görüşme konuları bambaşkaydı. Ne Ege, kıta sahanlığı, karasuları ve hava sahası; ne de Kıbrıs meselesi bile "Problem" olarak yoktu. Tek konu, iki ülkenin balıkçılarının Ege'de avlanmasıydı. Bunun dışında, Lozan'a göre azınlıkların mal varlığı, patrikhane ve Batı Trakya Türkleri'nin durumu konuşulmuştu. Arşivlerde yer alan bilgi ve belgelere göre, Batı Trakya'daki Türkler'e yönelik Türkçe derslerinin artırılmasını isteyen Menderes'e Yunan Başbakan'ı olumlu cevap vermişti. İki Başbakan ile heyetlerin görüşmelerinde bile Türk azınlık ya da Batı Trakya'daki Türkler ifadeleri kullanılıyordu.
ŞimdiMüslümanoldular Nereden nereye geldiğimizi ve 49 yıl sonra kazanıp kazanmadığımızı, halkımız da rahatça anlayabilir. Artık, "Batı Trakya Türkleri" demeyip "Müslüman azınlık" diye anıyoruz kardeşlerimizi... AB üyesi olmasına rağmen İskeçe, Gümülcine gibi Türk kokan topraklarda baskılarını sürdüren Yunanistan'a demokrasiyi bile hatırlatamıyoruz. Bilakis; Kostas ile beraberindeki bayan Dışişleri Bakanı Bakoyanni'nin ısrarla ve sık sık vurgulayıp dile getirdikleri gibi, "Avrupa Pasaportu" ile tehdit ediliyoruz. Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması ve Fener Rum Patrikhanesi'ne ekümeniklik unvanı verilmesi şartlarına karşılık, AB desteğine sevinebiliyoruz! Dahası; malum çevrelerin gizliden gizliye dinsizlikle karalayabilecek kadar düşmanca davrandığı Mustafa Kemal Atatürk'ün "Fesat yuvası" dediği Patrikhane'nin ekümenikliği talebine Türkiye Başbakanı'nın "Ortodoksların iç sorunu", Ruhban Okulu'nun açılması isteğine de "Değerlendiriyoruz, karar vereceğiz" demesine hiç inanamıyoruz.
Sudanlıyavur,Yunan'ıgörme Balat'ta (İstanbul) Vatikan gibi ikinci din devleti oluşturulmak istenirken Türkiye'de kimsenin kılı kıpırdamıyor. Bir hafta önce benzer şekilde davette, ülkemize gelen Sudan Lideri'nin Anıtkabir ziyaretindeki kapüşonlu adamının görüntülerini "Saygısızlık" diye günlerce tekrarlayanlar, Bilkent'teki konferans salonunda Atatürk posterine itiraz edip kaldırtan Yunan Başbakanı'na tek kelime laf etmiyorlar. Ne kadar acı ve enteresan değil mi?