Görebilmek bir erkeği
Erkek gibi erkek diyebilecek birini... Omzunda kolunu, en soğuk köşende sıcaklığını hissedebilecek gibi. Hatta gidebileceğin yere vardığında bavullarını hiç hatırlamayacak gibi. Hiç ihtiyaç duymamak kendine ya da kendine ihtiyaç duyar gibi sarılmak bir erkeğe... Ne güzel kokudur o, erkek kokusu. Bilmez erkek aslında bir kadına nasıl koktuğunu. Kadın fısıldar ona "Koru beni". Erkeğini kokladığında karışır misi havaya, desenler çizer nakış nakış, sonra damla olur düşer dudaklarına, "Güvendesin" der usulca... Doymak... Nadir unutursun. Bedeninde bebeğini taşırmış gibi taşırsın onu gittiğin her yere. Zarar görmesinden ürkmek, anlam bulur. Daha bir fazla atar yüreğin ürktükçe ve sen her ürktüğünde sadece ona sarılırsın. Ya biterse dediğinde başlar acın, her defasında ve her bittiğinde sen sadece onunla başlarsın. Görebilmek bir erkeği... Erkek gibi, erkek diyebilecek birini... En çaresiz olduğunda, sesini bile yanağına gülümseme yapabilecek birini. Adının her harfine aynı hürmeti gösterip, diğer tüm harfleri silebilecek gibi. Hayata tutunur gibi sıkıca tutunmak bir erkeğe. Elini alıp korkusuzca koşabilmek dağa, bayıra. "Yaşadım" demek hesapsız kitapsız. Aslında geçmişinle, gelecek yapabilmek bir kadını. Katabilmek kendini ve her eksini artı yapabilmek. Dört mevsimi yaşayabilmek bir erkeğin gözlerinde. Küçük bir kız olabilmek kucağında, saçlarını sevdirirken, şımarabilmek dudak bükerek. Bir erkekle büyüyebilmek sonra. Yaşanan anları senelere bölebilmek, toplayabilmek onsuz geçen yılları, hatalar bir bir çıkartırken. Her yeni günler, yeniden doğabilmek için erkeğin nefesinde. Sığdırabilmek sadece bir nefese tüm umutları. Dünü eskidir gibi eskiltebilmek yaşanan tüm acıları. Eritebilmek bir erkeğin terinde, tene yapışan elleri. Karıştırabilmek ruhla bedeni... Ve hiç korkmadan sunabilmek köşede sahipsiz bekleyeni.