Yılın son güldüren sürprizi
Bu aralar küçük bütçeli ama büyük büyük kahkaha attıran filmler art arda gösterimde. İngiliz filmi "Cenazede Ölüm"den sonra şimdi de bir Fransız komedisi gösterime giriyor: Paris'te İki Gün. Bu filmin en önemli özelliği ünlü oyuncu Julie Delpy'nin oyunculuğunun yanı sıra filme, hem yönetmen hem senaryo yazarı hem de müzisyen olarak imza atması. Delpy, Paris'in baştan çıkartıcı atmosferinde geçen bu filmde herkesi güldürüyor. Bu arada Amerika ile Avrupa kültürünü kıyaslamaktan da geri durmuyor.
BirFransız'laBirAmerikalı... New York'ta yaşayan Marion ve Jack ilişkilerine romantizm ve heyecan katmak için Avrupa seyahatine çıkar. Çiftin gezilerinin Venedik ayağı bekledikleri gibi geçmez. Bunun üzerine Marion'un memleketi Paris'te iki gün geçirmeye karar verirler. Aşıklar şehri Paris fikri, Jack'e ilk başlarda heyecan verse de işler hiç de beklendiği gibi gitmez. Marion'un İngilizce bilmeyen anne babası, çiftin seks yaşamlarına dair yorum yapmaktan geri durmamaktadır. Buna bir de Marion'un olur olmadık yerlerde karşılarına çıkan eski sevgilileri eklenince Jack'in durumu iyice zorlaşır. Paris'te geçen bu iki günün ardından sevgililer bir yol ayrımına gelir. 'Film Ekimi'nde "Paris'te İki Gün"ü ilk izlediğimde çok beğenmiştim. Gösterim şansı bulmasına çok sevindim. Film aslında sağ gösterip sol vuruyor. Yani ilk başlarda Amerikalı bir erkek ve Fransız bir kadının ilişkisi gibi başlayan film birden bire Amerikan ve Fransız yani Avrupa kültürünün eğlenceli bir şekilde karşılaştırmasına dönüşüyor. Avrupalılar'ın ne kadar açık fikirli, Amerikalılar'ın ne kadar muhafazakar olduklarını görmek şaşırtıyor. Avrupa'nın derin kültürü karşısında Amerika'nın sığılığı, sefaleti adeta göz yaşartıyor. Ama sonunda öyle bir noktaya geliniyor ki; her iki tarafta birbiri olmadan yapamıyor.
Yönetmenliğideçokbaşarılı Julie Delpy, ilk uluslararası başarısını, "BeforeSunrise" filmindeki performası ile yakaladı. Oyunculuğun yanı sıra yönetmenliğe de merak salan Delpy, 2002 yılında "LookingforJimmy" adlı ilk filmini yönetti. Beş yıllık bir aradan sonra ünlü oyuncu "Paris'teİkiGün" filmi ile yönetmenlik koltuğuna ikinci kez oturuyor.
Amerikankültürüyerlerde Paris'in sokaklarında gezinerek iki günlük bir macera ile hem bir çiftin komik hikayesini anlatıyor hem de Amerika'nın olmayan kültürünü yerden yere vuruyor. Açıkça söylemek gerekirse vurduğu yerden de ses getiriyor.
Allen'ınyolunda Sanatçı hikayeyi iki güne sıkıştırmakla "BeforeSunrise" filmine gönderme yapmadan da duramıyor. Oyunculuğu ile her zaman takdir toplayan Delpy, yönetmen olarak da esprili bir dile ve olgun bir tarza sahip. Söyleyeceği lafı hiç sakınmadan dobra dobra söylüyor. Delpy için Woddy Allen'ın hastalık hastası, obsesif mizahının izinden gittiğini söylemek yanlış olmaz. Delpy tıpkı Allen gibi insanların psikolojik boyutunu yakalıyor. Böylece karakterlerini üç boyutlu, inandırıcı bir hale getiriyor.
Görülmeyedeğer Filmde birçok güldüren sahne ve komik ama düşündüren kişi mevcut. Elbette filmde bir de seks konusu hiçbir zaman gündemden inmiyor. Bu konuda daha filmin ilk başlarında Marion'un anne ve babasının özel hayatları ile ilgili yaptığı espriler seyirciyi anında filmin içine alıyor. Ve seks konusunun bu ailede bir tabu olmadığını ortaya koyuyor. Filmin diğer komik sahnelerden bir tanesi de, Jack'in Noel Baba olarak çektirdiği çıplak fotoğraf. Marion'un ailesinin bunu görmesi ilk başlarda ikisinin ilişkisinde kriz yaratsa da olay daha sonra tatlıya bağlanıyor. Unutamadığım sahnelerden birisi de, Marion'un annesinin anlattığı kürtaj protestosu. Jack'in bu sahnedeki şaşkınlığı gerçekten görülmeye değer. Yeni yıla güle oynaya girmek isteyenlere "Paris'teİkiGün"ü seve seve öneriyorum. Mutlu ve bol filmli yıllar...
FİLMİNKÜNYESİ Yönetmen: Julie Deply Senaryo: Julie Deply Oyuncular: Julie Deply, Adam Goldberg, Albert Deply, Daniel Brühl