Minyatür ihtilal
Kısa adı ESI olan Europan Stability Initative tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye'de kadın ihtilali yaşanıyor. Medeni Kanun'daki değişiklikler, aile içi şiddetle mücadele ve kız çocuklarının okula gönderilmesine yönelik girişimlerin sonucu, 1920 yılından bu yana en radikal reformlar gerçekleştirildi. Ama cinsiyet eşitsizliği konusunda Türkiye 115 ülke arasında hâlâ 105. sırada. Bizimki "minyatür ihtilal!"
***
Farklı kadınlar var. Yüzlerinde şehvet boyalarından, kadınlık adına hiçbir iz kalmayanlar. Ama gazetelerin sağ üst köşelerinde ve züppelerin koynunda her zaman yerleri olan kadınlar. Alın terine yer yok hayatlarında. Eskittikleri yüzlerinin yerine yenisini takıyorlar, estetik hüneriyle. Yağma Hasan'ın böreğini de onlar yiyor! Yetimin-öksüzün kanını emen çakalların parasını da... Onlara da anne deniliyor. Onların kanını emdikleri düzenin bedeli, gerçek anneler tarafından ödeniyor!
***
Ve gerçek kadınlarımız. Kimseye borçlu kalmamak için kefenini sırtında taşıyan kadınlarımız. Alın teri tuz olmuş, kirpiklerinden akıyor. Ağzındaki lokmalar dünden kalma. Hasta çocuğunun alnındaki teri siliyor sabaha kadar. Sabahın erken saatlerinde ter kokan otobüslerde, hayvani dürtülerle dolu erkeklerin arasından yara almadan işine giden. Çalışan ya da çalışmayan diğer kadınlarımız.
***
Ben onurlu ömrün tarafındaki kadınlardan yanayım. Çünkü yükselen değerin alçaklık olmasında, şehvetli ve asalak kadınların günahlarını kimse inkar edemez. Onların ilham verdiği kızlarımızı, düzene gelin vermemiz boşuna değildir. Medeniyet ile ahlak, devrimle şehvet çatışma içine girdiğinde, kazanan daima ahlaksızlık ve şehvettir. O yüzden bu ülke tarih boyunca gerçek anlamda bir ihtilal görmemiştir. Çünkü her ihtilal, kendi kirini içinde saklamıştır.