Esas tehlike (1)
Gazetelerde sadece küçük bir haber olarak yer aldı, ama televizyonlarda programlar yapılmadı. Neydi o üzerinde durulması gereken önemli haber? Öğrenciler, okudukları sınıfın altınıüstüne getirdiler. Öğretmenlerinin gözü önünde sıralarını, yazı tahtasını kırıp döktüler, duvarları delip ateşe verdiler. Bu olay küçümsenemez ve küçümsenmemelidir. Masaya yatırılıp üzerine programlar yapılmalıdır.
Kur'an'da yer verilmiş Küçük çapta da olsa; gençler ya da gençlik çağına geçmekte olan öğrenciler kendi sınıflarını tahrip ediyorsa, öğretmenin, okul idaresinin etkinliğini sıfıra indiriyorsa, orada bir şeyler oluyor demektir. Bu öylesine önemlidir ki Yüce Allah ona Kur'an'da yer vermektedir: "Kitap ehlinden inkar edenleri, ilk sürgünde yurtlarından çıkartan Allah'tır. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah, onlara beklemedikleri yerden geliverdi. Allah, yüreklerine korku saldı. Evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey ileriyi görenler, bu olayı değerlendiriniz." (Haşr, 2) Yüce Allah bu ayette, "kendi evlerini kendi elleriyle yıkan insanları ele almakta ve bunun değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekmektedir. Ayetteki kendi elleriyle ve düşmanının elleriyle evlerini yıkan insanların ruh yapısının bilinmesinde yarar vardır. Kimse bu gençleri; okudukları, bilgi öğrendikleri, bir araya gelip kaynaştıkları sınıflarını tahrip etmelerinin arkasındaki manevi çöküntüyü değerlendirmedi. Eğitimimizin eksikliklerini tartışmadı. Olayı yabancı bir ülkede olmuş gibi vermekten öte bir açılım getirilmedi ve değerlendirilmedi.
Eğitim ile öğretimin farkı Biz, eğitim ile öğretimin farkını bilmiyoruz, bu konuda farkı fark edemiyoruz. Öğretim beyinle alakalı bir faaliyetin adıdır. Yetiştirmekte olduğun öğrencilerin sadece beynine hitap ediyorsan, bu bir öğretim faaliyetidir. Buna eğitim denilmez, denilemez. Eğitim ise beynin yanında gönül, davranış ve ahlakı da alanına alan bir faaliyettir. Bu öğrencilerin gönül boyutu nadasa bırakılmış, orada diken ve yaban otları bitmiştir. Davranışlarının arkasında gönül yoktur. Sadece beyin, nefsin isteklerine karşı koyamıyor ve böyle tahrip eden, zarar veren davranışlar ortaya çıkıyor.