Atlıkarınca gibi
Önceki akşam televizyonda "teröristliğiniiadeeden" bir vatandaşımızın açıklamalarını dinledik. "Bizibirbirimizekırdırıyorlar" derken, arka planda Amerika'nın resmi duruyordu. Bu açıklamalar, İran'la kan kardeş yaşayan PKK'nın şimdi İran'la savaşır duruma gelmesinin sebebini ve PKK'nın arkasındaki gücü de sergiliyordu.
***
Böylesine sinsi bir oyunda, bizlerin yüreği zengin ve ufku geniş bir politikaya ihtiyacımız olduğu ortada. AKP,"kendindenolanı" merkez üslerine yerleştirirken, ayrımcılık yapıyor. Diğerleri de farklı değil. DenizBaykal'a bakın... Sadece TayyipErdoğan'ın karşısında zıt fikirler üretmekten başka ne yapıyor? Kendi kaybettiklerini kazanmaya çalışan bir parti için, ülke cephesinde yeni bir şey yok! Mahşeri koltukta, muhalefetin bile "bireyselini" sergileyenler, Türkiye'deki tüm sorunların sorumlusudur.
***
MHP'ye bakın. Ülkenin duvarlarına sevgisiz resimler asmakla, terörün biteceğini sanıyorlar. Alışılanı yapmakla gerekeni yapmak arasında, uzun bir yol var. MHP yolun ortasında sadece çığlık atıyor!
***
Fransa Cumhurbaşkanı'nın "barbarlığına" tek vücut olmamız gerekirken, parti çıkarlarını ülke çıkarlarının üzerinde taşıyanların kurbanı oluyoruz. Sarkozy'nin yüreğindeki terör, bizim içimizdeki terörle kardeştir. Toplumları reddetmekten daha gerçekçi bir terör üretimi olamaz.
***
Terör dağlarda değil yürekte. Terörü besleyen dağlar değil, insanlar... Terörü hiçbir gerçek haklı sayamaz. Ama hiçbir güç de terörü sadece silahla bitiremez. Yürekteki sevgisizliğin önünü kesmedikçe, terörün yolunu kesemezsiniz.
***
Yoksa "Vuralım,keselim,asalım" politikasıyla, atlıkarıncaya binmekten başka bir şey yapamayız. Atlıkarıncalarda mesafeler eşittir ve kimse kimseyi yakalayamaz.