Kara-kter Analizi...
Bu hafta gündeme damgasını vuran olaylardan biri de Bilecik taraflarından geldi. Nerden geldiğinin yanı sıra çok tanıdık bi'olay olması, üzerine yazılar yazılmayı hak etti. Bi'koca karısından şüphelenir. Gider bi'cep telefonu ve hat alır. Eşine cinsel içerikli mesajları, ardı ardına sıralamaya başlar. Bundan son derece rahatsız olan eşi, direkt olarak savcılığa gider ve bu sıkıntının giderilmesi için yardım ister. Kısa bi'araştırma sonucunda, savcılık kadına şok eden gerçeği söyler. Kadın ise şoku çabuk atlatır ve "Madem buldunuz, cezalandırın!" diyerek bu çirkin düzene hak ettiği muameleyi göreceği kapıyı açar... Buraya kadar olanlardan çıkan sonuçlara bakalım; sözüm ona, kadın şüpheli şahıs, erkek de mağdur... Karısı da olsa, erkek kendi hasta düşüncesi uğruna, bi'kadını rahatsız etmekten çekinmiyor... Karısının ahlaksız davranışı olduğundan şüphelenen adam, ahlaksız mesajlar kullanarak bunu sınıyor ve belki de kadın, alışık olduğu kabul edilen bu cümleleri, ilk defa duyuyor... Adam doğru, kadın yanlış. Ama adam karısını kandırmaya çalışırken, kadın en doğrusunu yapıp, direkt kanuna giderek kendini adalete, hukuka teslim ediyor...
'KOCAMDIR, YAPAR'' DEMEDİ Belki bu evliliğe 'evet' dediğinde, ayağına basılıp gerdeğe girdiğinde, çok da arzulu değildi, kadının öz düşüncesi sorulmadı, baskıya boyun eğdi ama, kocanın saçmalığı karşısında, 'kocamdır, yapar' şeklindeki düşünceye kapılmayarak, şikayetini geri almayarak, cezanın yolunu açtı... Peki, geriye ne kaldı? Karısının ihanetini kanıtlayabileceğini zanneden bir koca, hem karısından, hem zekasından, hem de birlikte yaşadığı yöre insanından tokadı yemiş oldu. Kanundan kaçılamayacağı konusunda aldığı ders ve tatbik edilecek ceza da cabası... Bu olay, gazetelerin, kara-mizah tipli haberleri arasında yer aldı. Okuyan, şaşırdı, güldü belki de. Emin olduğum şey ise bi'çok kişinin kendinden kesitler bulmuş olması...
YANIMDA OLMASA DA İÇİMDE Ülkemiz ilişkilerinde insanlar, 'Sevgili olmak mı? Çoban olmak mı?' sorusu arasında sıkışıp kalıyorlar. Çiftlerden biri bi'organizasyona, bi'davete yalnız katılacaksa huy tutuyor. Peşine adam salmak, uzaktan veya yakından takip etmek adetten. Hiç bi'şey olmasa bile, devamlı olduğunu zannetmek. "Henüz yakalayamadım ama, mutlaka bi'nane karıştırıyor bu" güdümlü davranışlar sergilemek sık rastladığımız şeyler. Bu ayıbı yapan sayısı hiç de az değil. İşin daha komiği de, bu şahıslar hâlâ kendilerine "sevgili" unvanı verebiliyor. Sevgi ve saygının en ufak bir kırıntısı olmamasına rağmen... Fiziki olarak yan yana durmanın adını ilişki koyanlarla dolu bi'ülkede, kim ne şekilde mutlu olabilir ki? Örnekte yaşanan şüphe ve korku, yatağımdan kaybederim mi, ruhumdan gider korkusu mu? 'Sevmese de saymasa da, yanıbaşımda olsun yeter' mantığı ne derece huzur verebilir? 'Hacmen yanımda olmasa da, o içimde' duygusunun yarattığı tatmin mekanizması mı yeğlenir, yanı başındaki yıldızlar kadar uzak sevgilinin fotoğrafı mı? Ben, esas yan yana olunmadığı anlarda sergilenen performansın, ilişkinin ana hatları olduğuna inananlardanım. Gerisinin boş olduğunu düşünüyorum...
|