Sorulara cevaplar - Sayın hocam, çorap üzerine mes caiz midir? Çorabın inceliği veya kalınlığı bunda rol oynar mı? * Bu soruya benzer bir soruyu daha önce de cevaplandırmıştım. Şartlara göre çorap üzerine mes caizdir. Mesela; ayakta mantar hastalığı varsa çorap üzerine mes edip ayaklar rutubetli tutulmamalıdır. Yaşlı insanlar üşüyecekleri için çorap üzerine mes edebilirler. Kadın çorabı giyen hanımlar, dışarıda o vaziyette abdest alacaklarsa çorap üzerine mes edip abdest alabilirler. Çorabın inceliği veya kalınlığı önemli değildir. Hatta çıplak ayak üzerine de mes olur. Ama evinizde abdest alırken ayağınızı yıkamalısınız.
- Ülkemizde pek çok kişi ağır işlerde, kötü şartlarda, alması gerekenin çok altında ücretle çalışmakta; tatil, mesai ücreti gibi hakları da verilmemekte, saat olarak da fazla çalışmaktadır (mecburen). Acımasız işverenler de işsizliği, mecburiyeti, çaresizliği ve işgücü bolluğunu bildiklerinden şartları düzeltmemektedir. İşe başlamadan önce tüm bu şartlar anlatılsa da, karşılıklı rızaya dayanan sözleşme yapılsa da, çaresizlikten hak ettiğinin çok altında çalışan işçinin işverene hakkı geçer mi? * Sorunun içerisinde "karşılıklı rıza" ifadesini kullandınız, bu çok önemlidir. Yüce Allah, Nisa Suresi'nin 29. ayetinde, ticaretin helal olması için "rızayı" şart koşmaktadır. Rızanın bulunmadığı ticareti, haram olarak değerlendirmektedir. Asgari ücretle işçi çalıştıran işveren arkadaşlarıma, şimdi de gazete yoluyla insanlara ve televizyon izleyicilerine şunu söylüyorum: Bu tip işçilerin sırtından kazanarak infak ve zekat ibadetlerinizi yapamazsınız. İnfak ve zekatınızı kendisini idare edemeyen işçilerinize vereceksiniz. İşçiniz çileler içinde bir hayat sürecek, siz o para ile hac ibadeti yapacaksınız. Bunun doğru olduğunu sanmıyorum. Bu konuda Nahl Suresi'nin 71. ayetini gündeme getirmek istiyorum: "Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi. Bol rızık verilenler, çalıştırdıklarına gereken kadar verip eşitliği sağlamazlar. Durum böyleyken Allah'ın ayetini inkar mı ediyorsunuz?" Bunun anlamı şudur: İşverenler, çalıştırdıkları işçilerin geçimlerini temin edecek kadar ekonomik değere sahip olmalarını temin etmelidirler. Diğer taraftan ayet şuna da işaret ediyor: Herkes zengin olsa, çalıştıracak işçi bulunmaz, üretim yani iş hayatı durur. Kimse emeğini kullanarak para kazanmaz. Biri işveren diğeri de işçi olacak ki üretim yürüsün. Zuhruf Suresi'nin 32. ayeti de bunu söylemektedir. Biri işveren, diğeri işçi olacak ama asla işçinin emeği sömürülmeyecektir. Çünkü emek kutsaldır; kutsal ile oynanmaz. Diğer taraftan, işçilerin de kendilerine emanet edilen işe sahip çıkmaları gerekiyor. Aksi takdirde emanete ihanet etmiş olurlar. Yedikleri kaba tükürmemeli, işin ve emanetin kutsal olduğunu bilmeli ve ona göre davranmalıdırlar. İşlerini kıskançlık, haset ve düşmanlık duyguları ile yapmamalıdırlar. Bu duygularla yapılan işin bereketi olmaz.
- Yumurta bağışı ile çocuk sahibi olmak caiz midir? * Başkasının yumurtasını alıp çocuk sahibi olmak ya da başkasına yumurta verip onu çocuk sahibi yapmak, neslin asaletini bozar. O zaman o çocuğun iki annesi olacak. Anneleri takip etmek zor olacağından, kardeş kardeşle evlenebilir, cinsel ilişkide bulunabilir. Bu durum sperm için de söz konusudur. Çocuk yapmanın yollarını aramak, kendi kocasının ya da kendi hanımının yumurtasından çocuk sahibi olmanın yollarını aramak gerekiyor. Öyle sperm ve yumurta bankaları yolunu denemek doğru değildir. Başkasının spermi hanımının rahminde olunca o erkek kendisini nasıl hissedecektir? Kendi yumurtasından olmayan çocuğu için neler düşünecektir? En kötüsü, nesiller karışacak, kardeşlik müessesesi derinden yara alacaktır.