'Söz konusu vatansa...'
Büyük Atatürk'ün, "Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır" sözleri beynimizde canlanmalı. Cumhuriyet'in 84. yıldönümünde, coşkumuza, şehit cenazeleri ile sarsılan Türkiye'nin dayanışma duyguları, teröre kurban gidenlerin hüznü eklendi. Türkler'in tarihinde, 84 yıl kısa süredir. Nice 100'lü Cumhuriyet coşkusu yaşayacağız. Ama tarihi bilgi edinmek için okumalıyız. O bilgilerin kazandıracağı ufuk genişliği ve analiz gücüyle günümüzün sorunlarına bakmalıyız. Tarihin derinliklerinden seslenen Atatürk, "Söz konusu vatansa" diyor. "Gerisi teferruat."
Amerika gerçekten müttefik mi? Atatürk ve Roosvelt, Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika ilişkilerini 1920-1930 arasında adım adım kurdu. Cumhuriyetimiz'in 84. yıldönümünü kutladığımız bugünlerde, 80 yıllık ilişkinin nereden nereye geldiğine bakalım. Amerika ile stratejik ortak değiliz. Peki artık müttefik miyiz? Amerika'nın Irak politikası böyle devam ederse, müttefik olmamız da tartışılacaktır. Açıkça ortaya çıktı. Amerika çeşitli nedenlerle Türk ordusunun Kuzey Irak'ta kendi başına inisiyatif kullanmasını istemiyor. Amerika bizim bildiğimiz yerde değil. İşte onun için "Amerika ile müttefik miyiz?" sorusu gündeme geliyor.
Her şey petrol için Amerika'nın Irak'ı işgalinden bu yana, Kuzey Irak dışında dünyaya vereceği mesaj yok, başarı yok. Ana planı, Kerkük bölgesinin zengin petrol kaynaklarını yönetmek... Bu planı kim bozabilir? Sadece Türkiye... Amerika, petrol yüzünden Türkiye'yi üzen olaylara dikkat etmiyor. Böyle davranmak menfaati için. Orada petrol olmasaydı, İngiltere'yi Basra dışında kimse göremezdi. Irak bölünecek. Amerika planlarını çoktan yaptı. Amerika, Kuzey Irak ile stratejik beraberliğini sürdürecek. Amerika'nın uzun vadeli planları arasında yer alan İran-Asya hattı için burası üs olacak. Hep söyleniyor. Yani ikinci "İncirlik" oraya kurulacak. Bu plan, Amerikan yönetiminin halkına "başarı" diye sunacağı bir plandır. Türkiye onun için Kuzey Irak'a gidemiyor. Talabani- Barzani, kaderlerini Amerika'nın bu planına bağlamışlardır. Yeni Petrol Kanunu ile çok büyük parasal imkanlara kavuşacaklar. PKK ile Barzani arasında bu gücü kullanma hususunda işbirliği olduğu açık. PKK'nın 3 kolu var. İran, Suriye, Türkiye. Bu kolların hareket kabiliyeti, büyük patron Amerika'nın "İran-Asya, Kuzey Irak- Akdeniz" taktik planlarının mobil gücünü oluşturmaktadır. Barzani ve Talabani, Türkiye'nin isteklerini yerine getirmez, Türkiye işini kendi kendine halletmek zorundadır. Barzani ve Talabani, PKK ile mücadele etmez, taktik işbirliği yapar. Basra'da Şiiler, İran kontrolünde. İran, Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesine "Evet" demiyor. Neden? Irak yönetimindeki Şii yöneticilerin arzusu nedeniyle. İran- Rusya, Irak Şii yönetimiyle, Amerika- Barzani Kürt kartı ile karşı karşıya. Türkiye nereye, nasıl bakmalı? Türkiye ile Amerika'nın çıkarları bölgede artık kesişmiyor. Bu gerçek üzerinden Türkiye stratejik karar vermek zorunda. Amerika sıkıştı. Türkiye'yi tamamen kaybetmek istemiyor. El Kaide Irak'ta, Hamas Irak'ta... Amerika, Türkiye'yi kaybederse, Rusya-İran, Rusya- Suriye dengesiyle Ortadoğu'da zor günler yaşar. Sadece Barzani ile Ortadoğu politikası yapamaz. İsrail'in yalnızlığını kurtaramaz. İsrail'e Barzani de yetmez. Türkiye lazım. Türkiye bu noktadan hareketle kendi işini kendisi halletmeli. Gerçek ortada. Uygulamayı herkes heyecanla bekliyor. Sadece bugün için değil, gelecek için de...