Takım taklavat
Koca koca adamlar oturmuş, takım taklavat kuruyorlar. Liberallerin ilk 11'i ile yedekleri... Onların karşısına ulusalcıların ilk 11'i ve yedekleri çıkartılıyor. Öteki tarafta dincimedyanın ilk 11'i. Allah'ın sevgili kulu olmalıyız ki hiçbir takıma girmiyoruz. Layık da görülmüyoruz. Arkadaşlara minnettar olduğumu söylemeliyim.
***
Neden hiçbir takıma girmedik, girmemeye özen gösterdik onu da anlatayım izninizle.
***
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş. 70'liyıllarda Türkiye'de, nasıl ve kimler tarafından hazırlanıp planlandığı şimdi kabak gibi anlaşılmış olan ikibüyüktakımkurulmuş idi. Solcular ve sağcılar şeklinde. Gittik, en safiyane duygularımızla sola yazıldık. Maksadımız, sömürülen ve ezilen halkımızı kurtarmaktı. Ne ki, halkımızın bizim onları kurtamak istediğimizden haberi yoktu. Neticede sopayı biz de yedik, ülkücüler de yedi. Gençlik, sendikalar, üniversite hocaları, aydınlar olmak üzere tekmil Türkiye demokrasisi ağır dayak yedi.
***
Gele gele geldik bugüne. Toplumsal havaya dikkatli bakanlar, usul usul hazırlanan yeni küreseloyunu görmekte zorluk çekmeyecektir. Amerika'nın başını çektiği küreselmüttefikler, Türkiye'de yeni bir oyun sahneliyorlar. Fakat 12 Eylül öncesinden bazı farklarla.
***
Ulusalcılar bir tarafta, liberallerin akıl hocalığını yaptığı dinciler,türbancılar karşı tarafta... Üniversitelerde, türbanlılarcephesi ile başıaçıklarcephesi. Mahallelerde ise dindarlar ile dindarolmayanlar cephesi. Bilhassa büyük bir kuvveti elinde tutan medya dünyasında da farklı cephelerde görünseler de esasta kirlenmiş olanlar. Türkiye karpuz gibi ortadan çatlatılacak, buikicepheyeaskeryazılanlarkafakayfayatokuşturulacak.
***
Bu senaryoya, pek yakında Ortadoğusinemasında beyazperdeye gelecek Amerikan-İsrail tarafları ile İrantaraflarının kapışması filmini de eklediniz mi, Türkiye'deki kırılmanın nasıl ivme kazanacağını pekala damarlarınızda hissedebilirsiniz. İşte bu sebeplerle havada uçuşan liberal,ulusalcı ve dinci takım taklavatlara asker yazılmayı ahmaklık saymaktayız. Ayrıca, gazeteyazarlığını anamızdan doğarken veya Allah emriyle iktisap etmiş olmadığımızın da farkındayız. Biz gazeteciyiz. İçinde haber ve fikir olan günlük mamulat yapmaktır asıl işimiz.
***
Türkiye'de tasarlanarak saflaştırılmış kamplar birbiriyle tokuşturulurken, ülkenin demokratik değerleri ve kazanımları tehlikeye sürüklenirken, Ne Amerika'ya ne Fransa'ya ne de İngiltere'ye kaçacak olanağımız veya düşüncemiz var. Bizim, Amerikan Konsolosluğu'ndan edinilmiş sonsuz vizemiz de yok. Londra'da dairemiz de yok. Bu ülkede doğduk, içecek suyumuz, alacak nefesimiz ne kadarsa o kadarını nasiplenir, vakti geldiğinde terki dünya ederiz. Ama hiç kimse, Kalemini kullandı tüccargazetecioldu, diyemez hakkımızda. Evelallah!