Haramdan sakınanlara mükafat vardır
Yüce Allah devlet kurma yetkisini ve insanları idare etme erkini takva sahibi insanlara verir. Bir topluma devlet kurma nimetinin verilmesi, dünyevi ödüllerin en büyüklerinden biridir: "Musa kavmine şöyle dedi: Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Yeryüzü kesinlikle Allah'ındır. Kullarından dilediğini ona varis kılar. Akibet muttakilerindir." (A'raf 7/128) Kasas 28/83'te de şöyle buyurmaktadır: "Şu ahiret yurdunu biz, yeryüzünde zulüm ve fesat istemeyen kimselere veririz. İyi sonuç muttakilerindir." Ele aldığımız birincisinde dünya yurdunun, yani siyasi erkin, ikincisinde de ahiret yurdunun kimlere verileceği açıklanmaktadır. Her iki ayetin eksen kavramı muttakidir. Ayetleri bir araya getirdiğimizde, dünya ve ahiret yurduna kimlerin vasıl olacağı anlaşılacağı gibi, bu ödüle götüren amellerin neler olduğu da belirlenmiş olacaktır. Dünya yurdu, sadece Allah'tan yardım dileyen, yani şirk koşmayan ve sabreden insana verilirken, ahiret yurdu da, zulüm yapmayan ve fesat çıkartmayan insanlara verilecektir. Sadece Allah'tan yardım dilemek, sabretmek, zulüm ve bozgunculuk yapmamak gibi psikolojik ve sosyolojik özellikler insanı takva denilen ruhi ve sosyal olgunluğa götürmektedir. İşte bu ruh olgunluğundan dolayı muttakilere dünyevi iktidar; sosyal olgunluktan dolayı da ahiret yurdu verilmektedir. Demek ki, dünyevi iktidar olumlu amellerde bulunanlara, ahiret yurdu da kötü davranışlardan sakınanlara verilmektedir. Başka bir ifadeyle sanki dünya, farzları yapanlara; haramdan sakınanlara verilmektedir. A'raf 28. ayetin tahlilinden, takvanın, Allah'ın hoşnutluğunu çeken ve yeryüzüne indiren bir ruh olgunluğu olduğu anlaşılacaktır. Altından ırmaklar akan cennetle ödüllendirir İnanan insan için amaç, dünya mutluluğu ile birlikte cenneti kazanmaktır. Cennet ilahi ödülün en önemlisidir. Muttakinin (kamil insanın) kazanacağı cennet ödülünü anlatan pek çok ayet vardır; bunlardan Muhammed 15. ayetini zikredebiliriz: "Takva sahiplerine verilecek olan cennetin durumu şöyledir: İçinde suyu bozulmayan ırmaklar, tadı değiş meyen süt nehirleri, içenlere lezzet veren ırmaklar, süzme baldan nehirler, ayrıca kendilerine her türlü meyveler ve Rab'leri tarafından bağışlama vardır. Bu insanların durumu süresiz ateşte kalan ve kaynar su içip bağırsakları parça parça olan kimse gibi midir?"