Latife Hanım
Türban tartışması gerçekten sıkıcı hale geldi. Aslında bu tartışma gereksiz de. Sokaklarda başını örtmüş; türbanlı veya başörtülü kadınlara bakıyorum. Düşük gelir seviyesinden geldiği anlaşılan bu kadınların büyük çoğunluğunun başı bir şekilde örtülü. Ama türbanla ama başörtüsü ile... İnsanın ruhunu acıtan ne biliyor musunuz? Birçok kadının ayağında doğru dürüst bir ayakkabı bile yok, terlikle dolaşıyorlar sokaklarda. Pazarlarda satılan 3-5 liralık terliklerle... Asıl tartışılacak olan işte budur.
***
Bir toplum, kadınınınayağınaayakkabıalamıyorsa, başını örtse ne olur, örtmese ne olur. Türban siyasi bir simge. Başörtüsü ise geleneksel bir giyim kuşam tercihi. İktidar yandaşları, türbanilebaşörtüsünü bilerek birbirine karıştırıyorlar. Türbana başörtüsü diyorlar. Çarpıtıyorlar.
***
Fakat yine de, asıl hüzünlü olan, kadınların ekonomikvekültürelözgürlüğününbulunmayışıdır. Her ne kadar bizim liberal arkadaşlarımız, türbanı, bir kişisel özgürlük simgesi olarak lanse etmeye çalışıyorlarsa da, görmedikleri şudur: Türbankullanan kadının da büyükçoğunluğu bunu, kişiseltercihiyle değil, çevrebaskısı ile kullanmaktadır. Ortada esasta bir özgürlük değil, baskı vardır. Türban kullanan kadınların acaba yüzde kaçı yine türban kullanırdı, tamamen özgür bırakılmış olsalardı?
***
Başbakan Erdoğan önceki gün, Abdullah Gül'ün refikası HayrünnisaHanım'ın türbanını savunurken, Atatürk'üneşinebaksınlar, dedi. LatifeHanım'ı kastederek.
***
İpekÇalışlar'ın o pek güzel çalışması LatifeHanım kitabını okuyanlar, bilecekler ki, Latife Hanım,türbanlı,örtünenbirkadındeğildi. Zamanına göre muazzam aydınlanmış, münevver bir kadındı. Başını örtmesi yalnızca, Osmanlı'dan daha kopmamış toplumda, Atatürk'e ve onun devrimlerine yönelik mürtecikampanyalaroluşmamasıiçin bir önlem niteliğinde idi. O kadar.
***
Başbakan örnek veriyor ama doğrubirörnek vermiyor. O zaman biz de, yine LatifeHanım'dan doğru bir örnek verebiliriz. Daha o zamanda, Avrupa'da üniversite tahsil etmiş, İngilizce'yi ve Fransızca'yı sular seller gibi konuşuyor, Atatürk'e dış ilişkilerinde sekreterya hizmeti verebiliyordu. Türk kadınına örnek verilecekse, LatifeHanım'ın bu özellikleri anlatılmalıdır. Öte yandan bir soru daha cevapsız kalıyor ne yazık. Örnekleme metodunda ne kadar geriyegitmemiz gerekiyor acaba? FatihSultanMehmed'in eşine, ErtuğrulGazi'nin eşine de gitmeli miyiz? Bunun bir sonu var mı? Daha da gerilere, AdemileHavva'ya mı gitmeliyiz yoksa? Nedir bu Tanrı aşkına? Biri bizi çimcirsin de uyanalım yahu!