Reha Muhtar'ı okurken
Sevgili Reha Muhtar'ın yazar ve televizyoncu olarak kendine özgü, farklı bir tarzı vardır. Ayrıca Onu tanıdıktan ve sohbet ettikten sonra; güzel bir gönlü olan, esprili, kibar, hatırşinas, hayata olumlu bakan bir insan olduğunu gördüm. İlgiyle izlediğim, 'Ateş Hattı' neden yayınlanmıyor bilemiyorum, ama orada Reha Bey'in, konulara yaklaşımını, inandığı doğruların arkasında cesurca duran tavrını çok beğendiğimi kendisine de söylemiştim. Geçen günlerde köşesinde Türkbükü'nde güneşlenen bronz tenli kadınları anlatmıştı. Nasıl imrenerek okuduğumu bir bilseniz. Neden mi? Bu sene güneşe, denize ve de bronz bir tene o kadar hasret kaldım ki. Oysa can dostlarım sevgili Süheyla ve Tunç, Mayıs'tan beri teknelerine misafir olmamı bekliyor. İşlerim, yazılarım, yeni kitabımın hazırlığı nedeni ile fırsat bulamadım hâlâ. Nasıl özledim Bodrum'u... Mor plajı, dostlarımı... Güneşin altında kavrulmadan (!) yanabilmeyi, serin sularda yüzmeyi çok özledim. En çok da Cavit kardeşimin 'balıkçı.com.tr sinde, deniz kenarındaki yaz gecelerini... Nefis mezeleri, ellerimle yediğim taze balıkları ve Cavit'in keyifle anlattığı hikayelere katıla katıla gülmeyi; hem de nasıl özledim. Ailemle, ağabeyim ve Emoşum'la, Tuncer Kaptan, Nuray, Sinan, Önder Bali, sevgili Gökeri Ailesi ve diğer sevdiklerimle geçirdiğimiz güzel günleri özlemle anıyorum... 'Hayat hoş, gerisi boş' derler. Bence hayat, içinde taşıdığı derin anlam itibari ile asla boş değil, ama hoş. Ve önemsenmesi gereken bir söz: Gelip geçen güzel anların kıymetini bilin. Ve bir de soru: Belki de tekrar mümkün olmayacak yaşadığımız o güzel anların kıymetini gerçekten biliyor muyuz?
|