Seçimin tozlu yolları SİYASETÇİLER yollara düştü. Ülkeyi bir baştan bir başa dolaşıyorlar. Milletle kucaklaşıyorlar. Beş yıllık özlemi sonunda gideriyorlar. "Oy" u kaptıktan sonra ise ver elini İtalya. Bir tek Anadolu'nun tozlu topraklı yollarını arşınlayan siyasetçiler mi? Değil. Bu sıcaklarda siyasetçiyle birlikte " kabirazabı" çeken başka insanlar da var. Mesela; " gazetecimeslektaşlarım." Daha doğrusu "kerliferliyazarağabeylerim." Onlar da Nişantaşı'ndan çıkıp halkın arasına karışıyor, okuyucuyla tanışıyorlar. Sonra da vatandaşın ağzına seskayıtcihazını dayıyorlar. Amaç; vatandaşın kullanacağı oyun rengini belli etmek. Ama kullanmayalı epeyce bir yıl olmuş. Neyi mi? "Seskayıtcihazını." Allah'tan imdatlarına "Fotomuhabiri" arkadaşlar yetişiyor. "Abi" diyorlar: "Siyahtuşla,kırmızıtuşaaynıandabasacaksın." Yazar ağabeyleri Anadolu'ya " geçicigörevle" gönderen gazetelerin genelyayınyönetmenlerini de kutlamak gerekiyor. Allah'tan bu ağabeylerimizin çantasına "dijitalkayıtcihazı!" koymamışlar. Yoksa evlere şenlik! Bu ağabeylerim gittikleri yerde köylüseçmene soruyor. "Oyunukimevereceksin?" Köylü milleti bu. Uyanık! Direk cevap vermiyor. Topa girmiyor. Durup soluklanıyor. Ne de olsa KemalTahir'in romanlarındaki köylü bu. Sonra da gazeteciye diyor ki: "Fikrimözgür!Oyumhür!" Sıcaktan bunalan gazeteci ağabeyimizi bu sefer de seçmenincevabı çarpıyor. Fotomuhabirinin koluna giriyor. "Koş" diyor. "Tuzlu bir ayran kap getir. Galiba tansiyonum düştü." Köylü vatandaş da kıs kıs gülüyor. İçinden söyleniyor. "Buküçücükkasabadasenbenisalakmısandın?" Gazeteci ağabeyim köylünün ne demek istediğini anlamıyor. Neden? O zaman anlatayım: Geçen gün, Anadolu'nun küçük ve şirin bir kasabasında oturan arkadaşımdan telefon aldım. Bir soru sordu bana. Dedi ki: "MHPmi,yoksaDPmibarajıgeçer?" Merak ettim. Sordum: "Siyasetle ne işin olur senin?" "Yok" dedi. "Çok sevdiğim ikiağabeyimden birisi MHP'den, diğeri ise DP'den aday oldu. Bu iki partiden hangisinin barajı geçeceğini söyle de, ona göre kime destek vereceğimi bileyim. Kazananın yanında olayım. İleride işimize yarar belki." Bu konuşmadan birkaç gün sonra televizyonkanalının birinde haberleri izliyorum. Ağzına mikrofon uzatılmış kişi, benim telefonda konuştuğum arkadaşımdan başkası değildi. "Dünya ne kadar küçük" diye düşündüm. Televizyoncu arkadaş soruyor: "Oyunuzukimevereceksiniz?" Bizim arkadaş cevap veriyor: "Helebirseçimzamanıgelsin,Allahbüyüktür." Gülmekten yerlere yattım. Televizyoncu arkadaş ondan sonra ne yaptıysa bir cevap alamadı. Cevap alamazda. Neden? Küçük yerlerde kimse oyununrengini belli etmez. Çünkü hayat, seçimden sonra esas oralarda devam ediyor. Kimse vermediğioyunbedelini haklı olarak ödemek istemiyor.