Eğilen başlar
Hey gidi günler! Neydi o günler... Yokluk hiçlik değildi. Ülkeyi tamir ederdi, yoksulluğun namuslu direnişi. Camlara Türk bayrağını asanlara, gözünü nefret bürümüyordu politikacıların. "Bizler ve onlar" yoktu. Şimdi ihanet ettikçe güçlenen adamları gördükçe, karanlıkta kalmaya bu denli meyilli bir memlekette, hâlâ güneşin doğduğunu görüp şükrediyorum. İhtimal ki o güneş zan altındadır.
***
Bir yanı canlı bomba, öte yanı nefret politikası. Ortasında çocuk mezarlıkları. 6 yaşında bir kız çocuğu. Irzına geçiliyor. Süt kokan ağzıyla, ölümün salıncağında. Karanlık politika, Türkiye'nin haritasını düzenliyor o sıra. Amerika'nınsesi olanların sesi çıkmıyor bu çığlıklara.
***
Çocuklarımızı ısıran dişlerinden tanıyoruz onları. Karanlık düşlerinden. Adaleti yerle bir etmek özleminden. Kuduz ihtiras, ülkenin huzurunu bozdu, şimdi haritasını bozuyor. Her şey olması gerektiği gibi. "Öyle yazdık" diyor senaristler... Gazeteler yazıyor zaten, bize de okumak düşüyor.
***
Hey gidi günler! Neydi o günler... Çocuklar için bütün sokaklar, hayatın ipek yoluydu. Şimdi kapının önünde oynayamaz hale geldiler. Dikdurmak,adamlıktır. Dik durmak ve vatan sevgisinin saflarını sıklaştırmak, insanlıktır. Bu ülke Barzani'ye bile başını eğenlerin günahını çekiyor.
***
Eğilen başlar, kendi kaderine razı demektir. Bu ülkenin kaderini Amerika yazıyor. Ve galiba Amerika'ya karşı dik durmayan başlar yüzünden geliyor. Ne geliyorsa başımıza!