Kırmızı ışık
Bu tartışma, yani laik cumhuriyetçilerle, liberal demokratlar arasındaki tartışma hiç bitmez. Niçin?
***
Liberal Demokrat arkadaşlar, teorik olarak meseleyi doğru koyuyorlar. Laik cumhuriyetçiler ise pratik olgulara bakarak tepki veriyor ve düşünce üretiyorlar. Kağıt üzerinde liberal demokratlar doğru!.. Pratikte ise laik cumhuriyetçiler haklı! Doğru değiller ama öyle düşünmekte haklılar. Seçtiğim kelimelere dikkat edin.
***
Liberal demokratların temel argümanı şu: Silahların gölgesinde demokrasi olmaz! Yanlış mı? Hayır. Bırak demokrasiyi, sadece bir kişinin silahlı olduğu dört kişilik masada, poker bile oynanmaz!
***
Peki, cemaatlerin gölgesinde ve hatta tehdidi altında demokrasi olur mu? İşte o da olmaz. Liberaller, teorik olarak doğru düşünüyorlar ama pratik tehlikeyi görmezden geliyorlar. Silahın getireceği faşizmi işaret ederken, cemaatlerin getireceği faşizmi es geçiyorlar.
Dün İstanbul Beşiktaş'ta, yani İstanbul'un en kültürlü ve birikimli ilçesinde, kırmızı ışıkta durmayan bir araç, yeşil ışıkta karşıya geçen bir yurttaşı öldürdü.
***
Şimdi bu örnek üzerinden konuşalım: Liberal demokrat arkadaşlar, teorik düşündükleri için, yeşil ışığı gördükleri zaman hiçbir endişe duymadan, kendilerini tehdit altında hissetmeden karşıya geçebilmeyi özlüyorlar ve bunu istiyorlar. Fakat pratik olarak, siz yeşilde karşıya geçerken bile, veya bir yaya geçidini kullanırken, kazaya kurban gitmeniz mümkündür. Yani bu Türkiye'de nesnel bir gerçekliktir. O halde, teorik doğruları savunurken, pratik gerçekliği de göz önüne almakta yarar var. Seçimler, siyasi partiler, seçmen kitlesinin hür iradesi demokrasinin temel parçacıklarıdır. Fakat demokrasinin tamamı değildir. Devletin uyum ve eşgüdüm içinde tıkır tıkır çalışan anayasal organları da demokrasinin parçacıklarıdır. Ve şunu unutmayın... Pure democracy, dünyanın hiçbir yerinde henüz yoktur.