Hem öyle hem böyle mi derken?
Pazar günü Sabah gazetesinde Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül ile yapılmış röportajı okurken iki soru arasındaki bağlantı bana ters geldi. Çok genç yaşta Abdullah Gül ile evlenen Hayrünnisa Hanım, üniversitede okuyamamanın içinde ukde kaldığını söylüyor. Hem okuyacak hem de bir yabancı dil öğrenecektir. "Okumak, üniversiteye gidip bir dil daha öğrenmek istemiştim ama olmadı." der. Sonra başka bir yerde 'Neler yapıyorsunuz?' sorusuna "Kendime kalan vakitte yabancı basını, dergileri takip etmeye, çok kitap okumaya çalışıyorum" diye cevap verince ben şaşırıyorum. Yabancı basın ve dergileri takip ediyorsa herhalde İngilizce biliyor olmalı diyorum. Hatta bunları takip edebilme için iyi derecede bilmesi gerekli. Kafamda soru işareti bırakmamak için, teknolojinin bizlere bahşettiği internete giriyor ve Hayrünnisa Gül'ün İngilizce'yi nerede öğrendiğini araştırıyorum. Hayrünnisa Hanım, evlilik için okulu bırakıyor; 14 yıl sonra eşinin de desteğiyle eğitimine devam ederek liseyi bitiriyor. Sonra üniversite imtihanı için kayıt yaptıracağı zaman türbanlı fotoğrafı yüzünden kayıt yaptıramıyor. Zaten devamını hepimiz biliyoruz. Yılları biraz geri saracak olursak, Abdullah Gül'ün İslam Kalkınma Bankası'ndaki görevi nedeniyle, 1984-1991 arası yaşamları Cidde'de geçer. İşte Hayrünnisa Gül, İngilizce'yi Cidde'de öğrenir. Öğrenmeye meraklı yapısıyla İngilizce'yi okulda değil, başka bir ülkede öğrenmiş oluyor. Tabii buradan başka bir mesaj da çıkıyor: Bazı şeyleri öğrenememek, yapamamak için demek ki bahane aramak gerekmiyormuş. Öte yandan benim de kafamdaki çelişkili cevap şüphesi de gitmiş oluyor...