Kadir Has'a veda
Kadir Has, ani bir ölümle hayata veda etti. Aslında, hepimizin arzusu bu değil mi? Fazla çekmemek, kimselere yük olmamak, elden ayaktan düşmeden bu ölümlü dünyadan ayrılmak. Kadir Has'ın en önemli özelliği olarak, gazeteler, onun "hayırsever işadamı" kimliğini vurguladılar. Bu özelliğinin ötesinde, son derece esprili, sevecen, alçakgönüllü bir insandı. Egosu da hayli kuvvetliydi. Politikaya meraklıydı; siyasetçileri sofrasında ağırlamayı, onlarla sohbet etmeyi, memlekete yön vermeyi severdi. Lâfını hiç esirgemezdi. Kendi kendisini yetiştirmiş işadamlarında gördüğümüz o mesafesiz ve sıcak havayı, onda da bulmak mümkündü. Kayseri'de doğup, ailesiyle birlikte Ada na'ya göç etmişti. Adana Ticaret Lisesi'nde başarısız olunca, İstanbul'da Boğaziçi Lisesi'ne gelmiş; okul hayatının yanı sıra, iyi arkadaşlar edinip, hoş vakit geçirmişti; hem de güzel bir kızla tanışmıştı. Kadir Has kitabında, dün ile bugünün aşkları arasındaki farkı şu cümlelerle ortaya koyuyor: "O tutku, tam 5 yıl sürdü. İnanır mısınız, bu 5 yıl boyunca bir kerecik görüşmedik, el ele tutuşmadık, pastanede oturmadık. Peki ne yaptık? Baktım, baktı, bakıştık." Pederşahi bir aile düzenleri vardı. Kadir Has, babasının, kendisini ve kardeşlerini bir kere dahi öpmemiş olmasının üzüntüsünü duyduğunu hep söylerdi. Babasından kulağına küpe o lan cümleler şunlardı: "Paranız olursa dostunuz, ahbabınız, arayanınız da çok olur. Paranızı pulunuzu kaybederseniz, itibarınızı ve dostlarınızı da kaybedersiniz." Kadir Has, parasını kaybetmedi, aksine, servetine servet kattı ve imkânlarının önemli kısmını da hayır işlerinde kullandı. Böylece itibarı daha da arttı. Hayırsever, ama bir o kadar da sevimli işadamı Allah'tan rahmet diliyoruz.
|