Cumhurbaşkanlığı ve vatanseverlik yarışı
3 komutandan Arınç'a ziyaret
Pazartesi günü TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın önemli ziyaretçileri var. Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ ve Jandarma Genel Komutanı Org. Işık Koşaner. Önce Cumhurbaşkanlığı'nda yemek, arkasından Meclis Başkanı'nı ziyaret, bazı zihinlerde soru işaretleri yarattı. Bir müdahale söz konusu olabilir miydi? Cumhuriyet tarihinde yaşadığımız olaylar yüzünden bu gibi endişelerin duyulması doğal. Hukukmekanizmayla AK Parti'yi bert araf edemeyen bazı sivillerin, askerden medet umduğunu da biliyoruz. Ama artık, Türkiye, bambaşka bir paradigma yaşıyor. Emirkomuta zinciri içinde bir hareketlenmenin ortaya çıkacağını hiç sanmıyoruz. Zaten geriye dönüp bir bakalım: Siyasete müdahale eden hiçbir asker, daha sonraki yıllarda ağır eleştirilere muhatap olmaktan kendisini kurtaramadı. Sınırlı sayıda kişi istisna tutulursa, darbelerin sıcaklığı geçtikten sonra, alkışların hızı kesilmekte, aksine, rejime darbe vuranlar, hukuken ceza almasalar bile, millet vicdanında mahkûm olmakta. Bazı emekli askerlerin, sivil toplum örgütlerinin başında, Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını protesto amacıyla gösteriler tertip edeceklerini biliyoruz; bu onların hakkı. Komutanlar da kapalı kapılar ardında görüşlerini dile getirebilir, endişelerini beyan edebilirler. Ama kimse, vatanseverlik yarışına girmesin. Hepimiz, aksini söylemedikçe, bir diğeri kadar vatanseveriz; bu memleketi seviyoruz ve ülkenin iyiliği için çalışıyoruz. "Ülkenin iyiliği nedir?" hususunda farklı fikirler olabilir. Sözgelimi, kimileri, 2 lisan bilen, seçkin zümreye mensup, yurt dışında tahsil etmiş bir kişinin Türkiye'yi daha iyi temsil edeceğini düşünebilir. Bir başka gruba göre ise Tayyip Erdoğan Çankaya'ya yakışacaktır. Ve orada, başarılı da olacaktır. Farklı görüşleri birbiriyle telif edebilmek için, Anayasa'da birtakım hukukkurallar mevcut. İstesek de istemesek de bu kurallara göre hareket edeceğiz.
*** Baykal, işi hakaret noktasına kadar götürerek, Tayyip Erdoğan'ı tahrik etmeye çalışıyor. "Türkiye, Erdoğan'ı kaldırmaz; Cumhurbaşkanı olamayacağını kendi görecek; Türkiye, Anayasa'nın özünü iptale dönük bir kişiyi, Anayasa'nın zirvesine getirir mi?" diye soruyor. Baykal'ın ortamı gerginleştirerek, "laik" oyları CHP'de toplamaya çalıştığı, bir yandan da, Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasıyla, AK Parti'nin zayıflayacağı hesabını yaptığı belirtiliyor. Belki, ipleri gerdiği için, bir grup insandan oy toplayabilir ama, bu tavrı ve Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması, AK Parti'yi olumsuz etkilemez. Çünkü AK Parti bir genel başkanlık tartışması yaşamayacak; Abdullah Gül, siyastecrübesiyle, herkesle kurduğu olumlu ilişkilerle mutlaka yerini hakkıyla dolduracak. Erdoğan, bir taktik de yürütüyor olabilir. Daha önce CHP "AK Parti'den kimse Cumhurbaşkanı olamaz" diyordu. Şimdi sadece "Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olamaz" noktasına kadar çıtayı düşürdü. Bir bakarsınız, Tayyip Erdoğan değil de, Abdullah Gül Cumhurbaşkanı oluvermiş. Bence başka da seçenek yok.
|