Aptallık parayla
Allah'ın şanslı kulu, hayata fakir gelir. Aptal olacağı varsa da zoraki akıllanır... El bebek-gül bebek büyüyen çocukların bakışlarındaki manasızlığın nedeni de fazla rahat hayatın hediyesidir. Ama yine de herkes, ya yüklü bir servete konmayı ya da piyangoda büyük ikramiyeyi tutturmayı ister. Beleş para, bozdur bozdur harca... Tamam harca da, peki ya ondan sonra... İşte bol paralı insanların halleri:
Adı: Eda Taşpınar Mesleği: Bir zenginin sevgilisi Eğitimi: Gece kulübü uzmanı Hobileri: Yarı giyinmek, yarı soyunmak, manken çatlatmak, yürek hoplatmak...
Adı: Derin Mermerci Mesleği: Ev kızı, babasına duacı Eğitimi: Çek karşılığı diploma Hobileri: Sarhoş gezerken gaspçıya yakalanmak, her aşkıyla skandal yaratmak...
Adı: Helin Avşar... Mesleği: Ablasından arta kalan işler (Henüz bulunamadı) Eğitimi: Ablasından öğütlü Hobileri: Frikik vermek, her gece bar bar gezmek, rutin olarak ablasından azar işitmek... Beleş hayat böyle işte... Ye, iç, gez, dünyanın anlamını seç... Hem ne yapacaksın yani, bankada milyon dolarlarla simit mi satacaksın, devlet memurluğu sınavına girip Bağ-Kur'da mı çalışacaksın? Hiçbir iş yapmasan da çok iş yapanlardan daha rahatsın. Para her kapıyı açarsa, sen çilingir sayılırsın...
Fakat bu kadar rahatlıkla ancak süslü bir aptal olursun... Gün gelir gezilecek değişik bir yer, yenilecek farklı bir yemek kalmaz, aylaklıktan bunalırsın. Yani sanıldığı gibi çok paralı bir hayat en mutlu değil, en anlamsız hayattır. Dünyaya fakir gelenler para için çalışsalar da, aslında yaşamını en değerli geçiren insanlar olurlar. Yokluğu bilir, tokluğa kilitlenirler. Birşeyleri başardıkça mutlu olurlar. Ellerindeki parayı da hakkıyla harcamayı öğrenirler. Ama hiçbir zaman sıkıntı çekmemiş insan, gün gelir sıkıntıya da hasret kalır. İstenebilecek her şeye sahipse, işte o zaman çabalamanın da amacı kalmamıştır. Tabi önyargılar da tembelliğin cabasıdır. Kimse aileden torpilli bir insanın hayatta başarılı olmasını beklemez. Yapacağı varsa, "Derdin ne?" nidaları ile mücadele eder. Sonunda da makus talihine yenik düşer... Ya Eda Taşpınar gibi sadece üstüyle başıyla başarılı bulunur ya da Derin Mermerci gibi aşk peşinde, bar köşesinde ömür tüketir. Yani para içinde yüzen insanların başarılı olması, aslında fakir insanlardan çok daha zordur. Bilmedikleri bir hayatta, bilmedikleri kurallarla emek vermeleri gerekir. Tek tetikleyici unsur ise "Miras yedi" ya da "Kocadan destekli" gibi yaftalardan kurtulmaktır. Başarmak için istemek gerekiyorsa, istemek için de gerçekten kaybetmek gerek. Ve gizli gerçek: Allah'ın şanslı kuluysan fakir doğarsın...