Hadi yandan
Büyük şehirlerin özgür kızlarına sorsalar, "İnsan evlenmek isteyeceği kişide ne arar?" "Sevgi, dürüstlük, güven" diye hemen hepsi sıralar... Ardından beyler buyursalar: "Ben hatunun güler yüzlüsünü severim, güzelliğe aldanmam, huzurum olsun yaradana şükrederim..." Ama işin içine para girdi mi, gelsin dizi dizi yalanlar, satılık hayatlar.
***
Eskiden rüyalardaki ak sakallı dedeler mutlu ederdi bizleri, şimdi zengin ve azmış olanlara diktik gözlerimizi! Viagra'nın marifeti değil bütün bunlar, para aşkı tüm sevdaları sollar. Bu yazının başkahramanı da 81 yaşındaki Mehmet Ali Barman... Mehmet Dede'yi diğerlerinden ayıran, adına kayıtlı para, yalı ve birkaç apartman... Esas kızı da sahneye alalım o zaman! Kendisi eski manken Duygu Ulaş, abartmasak da 1.90 var boydan... Karamürsel sepeti dedenin servetinin nedeni ise kanındaki asil soy, ama gel-gör ki yalnız geçmiş ömründe 81'den sonra olmuş playboy... Manken emeklisi Duygu Ulaş da takmış koluna dedeyi, yok aslında kötü niyeti, şefkat göstermekmiş tek emeli... Ama hayat bu, hiç rakipsiz insan olur mu? Dede, "Evlenmek istiyorum" diye gazeteye çıkınca, susmadı TAKVİM'in faksı, telefonu... Arayan kadınların sözüm ona derdi yokluktan, niyetleri başlıyor nikahtan... Dedeye erkek talip bile çıktı ancak, artık onun da şifası Allah'tan!..
***
Anladık ki şefkat sadece hayırlı evlada ve parası olana, beklesin onca fakir-fukara kaderine yana yana. Başlık parasını eleştirmenin de bir anlamı yok o vakit, bu sistem dürüsttür kızı almak için parayı ödersin nakit. Ama kolay değil tabi öyle çalışıp kazanmak, hazır varken koca diye paranın koynuna yatmak... İşin en çetrefilli tarafı ise zengin kocayı kafeslemek için rakipleri geride bırakmak, bir de eşe-dosta sağlam bahaneler bulmak...
***
Peki hiç kimse söylemez mi bu dedeye, "Canım, ciğerim bu yaştan sonra hatun senin neyine" diye... Dede azmış kendini bilmez, kadınlar niyette çeyizler beklemez! Ama onca para bir bağış kuruluşuna verilseydi, dede müstakbel eşinin yapacağı hizmetten çok daha fazla rahat eder, bir de üstüne insanlar gelir, her bayram elini öperdi! Eğer amaç bulmaksa uzun bacaklı, dik memeli, parayı bastırınca niceleri kapıya dizilmezse, bu dilimi kesmeli! Artık bu saatten sonra ne ahlakta, ne gönülde kaldı derman, doğru olmak zor, haydi siz de kıvırın yandan...
|