Allah oyunu verecek
Türkiye'nin Cumhurbaşkanları'nı kaç kişi ezbere sayar? Peki kaç kişi Monica Lewinski denilince Oval Ofis'i düşünüp gülümsemez! İlk sorunun cevabı kalın kalın tarih kitaplarını okuyup iyice sindirmekten geçer, ikincisi ise ABD eski başkanı Bill Clinton'ın Beyaz Saray'da eşini nasıl aldattığının skandal hatıralarıdır... İlla ki herkesin merakını cezbeder! İşte, magazinin gücü böyle bir şey. Dünyayı kurtarsan 3 gün sonra unutulursun, okkalı bir ihanetle tüm dünyanın hatrındasın. Herhalde bu nedenden olacak ki sanat camiasında yeni bir akım başladı. Albüm yapmak mankenlere kaldı, albümden bıkanlar siyasete daldı. Herkes işini bırakıp farklı alanlara merak saldı. Önce Hülya Avşar politikaya atılacağını açıkladı. Kendisine ilk muhalefet eden Ayşe Arman oldu. Tartışmalar, atışmalar, ortaya dökülen kirli çamaşırlar... Siyaset fikrinin bile nasıl bir illet olduğunu herkes anladı. Çok geçmeden Avşar'ın eşi İbrahim Tatlıses de milletvekilliğine aday olacağını söyledi. Bu arada Bülent Ersoy da boş durmadı, kendisine bir partiden teklif geldiğini ancak kabul etmediğini belirtti. Avşar'ın cesareti var mı bilinmez, Ersoy'a ise buından sonra söz söylenmez... Ama bir ihtimal, önümüzdeki günlerde TBMM kürsüsünde "Allah cezanı verecek" nidaları yükselecek. AB görüşmeleri biz "Bitti" demeden bitmeyecek, belki de İmparator vekil, "İsrail'e de saygı duyuyorum, Filistin'e de saygı duyuyorum" diyecek.
***
Herkesin siyasi bir görüşe sahip olması ayrı iş, siyaseti meslek olarak yapmak ise ehlinin bileceği iş... Türkçe'yi bile doğru düzgün konuşamayan milletvekilleri insanları politikaya atılmak konusunda heveslendirebilir. Ama yanlış teşhis koyan doktora kızıp, ameliyat yapmaya kalkışmak akıl işi değildir. İbrahim Tatlıses, sanatıyla herkesin takdirini kazanmış olabilir, ticaretteki başarısı da dikkate değerdir. Fakat Urfa'da Oxford olmadığından yakınır, istese İngiltere'deki Oxford'dan mezun olabilecekken hiç bir diploma alma ihtiyacı duymamıştır. Herkese okumayı tavsiye eder, yine de bilmeden trilyonlar kazanmasıyla övünür. Sanatının ve parasının gücü ile saygı görse de, kurşuni sevdaları, sille tokatları, kameraya yaklaşıp aba altından sopa göstermeleri Bay Tatlıses'in kişiliğinin gömlekleridir. Öyleyse nasıl mankenlerin şarkıcılığı, oyunculuğu tartışılıyorsa, siyasetin kimliği de akıl yormalıdır. Sahneler mini etek iktidarına girse de meclis, tavanındaki çiğ köfte şokunu henüz atlatabilmiş değildir. Herkesin sanatçı olmasına daha alışamamışken, herkesin siyasetçi olma isteği ise bugünkü politikacıların ayıbıdır. Ama elbette, "Allah oyunu verecek, Tatlıses vekilliğe gelecek" diyenler de bu ülkenin vatandaşları. İsteyen milletvekilliğine aday olur, seçilen kürsüye çıkar. Belki de en azından meclis oturumları arasında Tatlıses türkü söyler, vekiller halay çeker, TRT 3 tüm kanalları geçer...