Tahkir ve tezyif
Urfa'da Yaralı Yürek dizisini çeken ekibe, odunlarla saldıran bir grup, oyuncuların ve sinemacıların kafasını gözünü yardı. Diziyi bu şehirde çekmekten vazgeçti insanlar. Çünkü devlet koruması altında çalışılmaz. Bir sanatçı grup, kendi ülkesinde devlet korumasına muhtaç kalıyorsa, koyver gitsin. Dizinin yönetmeni Özer Kızıltan şöyle demiş: Urfa kazandı ama Türkiye kaybetti. Bence yanılıyor. Bu hadise karşısında en önce Urfa kaybetmiştir. Bir avuç saldırgana teslim olduğu için...
***
Geçenlerde, İzmir'de bir grup faili meçhul saldırgan, heykellere girişmişti. Önlerine çıkan heykelleri kırıp döktüler. Vadalizm. Bu hadiselerin meydana geldiği dönemeçte, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, 301. madde üzerine verdiği bir demeçte şöyle diyordu: Bu ülkenin aydını ikiyüzlü ve omurgasız çıktı.
***
Ülkenin hukuk ve adaletinden sorumlu bir hukukçu, sarf ettiği sözlerin nasıl yankı bulacağını hesap etmez mi? Bence özellikle etmelidir. Aydına, düşünüre, eleştirene, yazana, çizene bu şekilde kulp takıldığında, bu biçimde aşağılandığında... Memleketin düşünce dünyası bu şekilde tahkir ve tezyif edildiğinde, toplumu geriye götürecek bir atmosfer, suya atılmış taşın etrafa yaydığı halkalar gibi genişleyerek toplumu hasta eder. Türkiye, töre cinayetlerinden, berdellerden, vandalizmden, Hrant Dink veya Madımak cinayetlerinden arındırılacaksa, bu hepimizin ama en başta da siyasi sorumluluk taşıyanların dikkati ve özeni ile başarılacaktır.
***
Türkiye'nin aydını, Avrupa Birliği çabalarında hükümete tam destek verirken, her gün gazetelerde ilmek ilmek ülkenin ilerlemesinin fikir ve düşünce desteğini işlerken iyiydi de 301. maddeyi eleştirince mi ikiyüzlü ve omurgasız oldu? Bir toplumun ne kadar geri kalabileceğini duyumsamak için lütfen yan taraftaki Raşide yazısını okuyun!..