AİHM'i doğru yorumlayalım
Geçtiğimiz haftalarda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin % 10 barajına ilişkin bir kararı açıklandı. Eski DEHAP'ın 2 üyesi, Şırnak'ta çok yüksek oy almalarına rağmen, Türkiye çapında % 10 barajı engeli yüzünden seçilemediklerini ileri sürerek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1 numaralı protokolünün serbest seçimler hakkına ilişkin 3. maddesinin ihlâl edildiğini belirtmişler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmuşlardı. İşte mahkeme, bu başvuruya cevap verirken, sözleşmeye aykırı bir durum olmadığına, takdir hakkının aşılmadığına hükmetmişti. Bu karar, "Avrupa Birliği % 10 barajını onaylıyor, hatta destekliyor" biçiminde yorumlanmamalı. Tıpkı, başörtüsü konusunda verdiği karar gibi. Sözleşmeye aykırılık görülmemesi, ülkenin bu uygulamayı sürdürmesi gerektiği anlamına gelmez. Maalesef, kulaktan dolma bilgilerle hareket edildiği için, Türkiye'de birçok kişi, sanki, "Başörtüsü yasağı kalkarsa, Avrupa Birliği kararına aykırı hareket edilmiş olur" propagandasını yapmıştı. Halbuki, durum böyle değil. Hem % 10 baraj hem de başörtüsü yasağı, ülkelerin takdir hakkı sınırları içinde görülüyor, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı bulunmuyor. Ama, Türkiye, başörtüsü yasağını kaldırmaya karar verirse veyahut % 10 barajını düşürürse, hiçbir şekilde Sözleşmeyi ihlâl etmiş olmaz. Nitekim, AB üyelerinin hiçbirinde, üniversitelerde başörtüsü yasağı yok; % 10 barajı da mevcut değil.