Kıboş erkekler
Bugün size "kılıbık erkek" milletinden bahsedeceğim. Önce bir tarif yapalım. Kılıbık kime denir? Erkeğe! Peki, kılıbık erkeği nasıl anlarız? Bunun için birkaç benzetme yapalım isterseniz. Kavun gibi dibini koklayarak! Karpuz gibi kabuğunu tokatlayarak! Domates gibi elimize alıp sıkarak! Bu benzetmelerle kılıbık erkeğin tarifini bulabildik mi? Bulamadık. O zaman lafı uzatmayalım. Esas olan tarifi yapalım. Kılıbık erkek, hatun kişiden korkan erkektir. Onun gözlerinin içine bakan erkektir. Hatun kişi leb demeden, leblebiyi anlayan erkektir. Demek ki bu tip erkeklere ne diyormuşuz? Kılıbık erkek! Bir de bunların daha yumuşamış olanları var. Onlara ise "kılboş" diyoruz. Kılıbık erkekler şimdi bana dert mi? Dert. Neden peki? Kişilik sahibi olmadıkları için. Onu doğuran anaya sırt çevirdikleri için. Elinden tutup lunaparka götüren babanın elini bıraktıkları için. O nedenle ben, o "kılboş"lara acımam. Onları doğurup büyüten ana babalara acırım. O "kılboş" lara bir çift lafım var: "Silkinin ve ecdatlarınıza geri dönün!" Bir kadının koynuna girdiniz diye, çıktığınız yeri unutmayın. Erkek dediğiniz adamın bir duruşu olmalı. Kadınınıza değer vermeyin demiyorum. Bir kadına değer verirken, bir diğer kadını gözü yaşlı bırakmayın. O gözü yaşlı kadının adı; anadır. Hem de eli öpülecesi kadındır. Şimdi bu "kılboş"lara neden kızıyorum? Geçen gün bir arkadaşım evlendi. Adam, hanım köylü çıktı. Anası beni arar: "Oğlum nasıl? Sağlığı sıhhati iyi mi?" diye sorar. Oğlan, ananın tek evladı. Kadının başka da bir bebeciği yok. 30 yaşındaki oğlu onun için hala bebecik. Adam bir anda değişti. Karının ağzının içine bakar oldu. Kadın "otur" diyor. Bizimki oturuyor. Kadın "kalk" diyor. Bizimki kalkıyor. Yani anlayacağınız bizim oğlanın "yatacak yeri!" yok. Rahmetli nineciğim aklıma geldi. Rahmetlinin kendisi de gelinlerine kök söktürürdü; ama söylediği doğru bir söz vardı. Derdi ki: "Bu kadın milletinden hep kork oğlum. Erkeği koynuna aldıkları zaman erkeğin işi bitiyor." Şimdi rahmetliyi gel de anma. Çünkü kendisi de bir kadındı! Hatırlıyorum rahmetli dedem, önünde çıt çıkaramazdı. Hatta bir gün kasaptan aldığı eti bizim nine beğenmeyip, karabaşın önüne atmıştı. Adamcağız da gidip kasaba kızmıştı: "Ben sana söylemedim mi etin iyi tarafından ver!" diye. Daha o zamanlar anlamıştım. Erkek evlenince değişiyor. Hanım köylü oluyor. Hele bir de kılboş ise tutmayın gitsin...