İki kişilik yalnızlık
Çok sevdiğim bir söz var; "YalnızlıkAllah'amahsustur" diye. O nedenledir ki, biz insanlar yalnız kalamıyoruz. Hayatı biriyle paylaşmak, yuva kurmak, aile olmak istiyoruz Ve her şeyden önemlisi, yaşlanırken bizimle birlikte yaşlanacak birisini yanımızda istiyoruz. Birçok erkek ve birçok kadın, sevdiği insanın kulağına, o sözü fısıldamıştır: "Seninlebirlikteyaşlanmakistiyorum." Buraya kadar her şey güzel. Ama, bu işin bir de "ama"sı var. Geçip giden yıllar bizleri bir yerlere savuruyor. Sevdiğimizle el ele çıktığımız yolculukta, değişen bir tek zaman mı sanki? Hayır. Aslında biziz. Konuşacak sözümüz bitiyor. Sözün bittiği yerde ise yalnızlık başlıyor. Kimi erkek kendisini başka bir kadına, kimisi alkole, kimi kumara, kimi de dine veriyor. Ve kadın, o saatten sonra haklı olarak çığlığı basıyor: "Senartıkbenimtanıdığımkişideğilsin.Osevdiğimadamaneoldu?" Adam zavallı. Biz zavallı. Öyle olmasaydık hayatımızı falcıFaziletler'in eline bırakır mıydık? Zafer bir kez olsun bıraktı. Ve falcının fendi bir aileyi yedi bitirdi. Bunun bedelini ise en çok Zehra ödedi. Kimden mi bahsediyorum? Bu köşe yazarının en son çıkan "İkiKişilikYalnızlık' adlı kitabından. Yaşanmış bir öykü. O öyküden yola çıkılarak yazılmış bir roman. Sözleri bitmiş bir çift. Birbirine yabancılaşan, karanlığın dehlizlerinde birbirini kaybeden iki insan. Ve yavaş yavaş çöken "İkikişilikyalnızlık" Bugün size kitap yazarı SinanAkyüz'den bahsetmek istedim. Onun yeni çıkan romanından bir şeyler yazmak istedim. Aslında yazarı çok iyi tanıyanlardanım! Ama sizler, henüz tanımış değilsiniz. Sizler, köşe yazarı olan SinanAkyüz'ü tanıdınız. Kitapyazarı olanını ise daha yeni tanıyacaksınız. Bugünkü köşemizi de kitabın kahramanı Zehra'nın sözü ile kapatalım. "Yaşadığım gerçekler beni sevdiğim erkeğin peşinden sürükledi. Peşinde sürüklendiğim sevgim ise bana ihanet etti. Birçok evli kadına ihanet ettiği gibi... İçimdeki o güzelim neşeli kız çocuğu genç bir kadına dönüşemeden, çok bilmiş bir kadın oldu. Çoğu zaman bu bilmiş kadından nefret ettim. Çünkü o, neşeli kız çocuğunu her defasında susturmasını bildi, o çok bilmiş kadın. Sevdiğim erkeği, onunla birlikte çıktığım bir yolculukta, bir süre sonra kaybettim. Daha sonra ona kızgın oldum hep. Ona defalarca söylemiştim; ne olursa olsun elimi bırakma diye. Sensizlikten korkarım diye..."