Kadın ve konfor
Ünlü feminist BattyFriedan'a sormuşlar: "Bir kadının konforu nerededir?" diye. Friedan da demiş ki: "Bir erkekle sadakate dayalı bir birlikteliktir." Şimdi bu yazıyı neden yazıyorum? "Benözgürüm!" diyen kadınlara, yeni yıl mesajı vermek için. Özgür kadın kimdir? Arı gibi her çiçeğe konan kadındır! Konduğu çiçeğin adı da erkektir. Peki, her çiçekten iyi bal elde edilir mi? Edilmez. Onun için ne yapmak gerekiyor? Bildiğimiz şekerdenbal yapmayacaksın. Kalitesini bildiğin çiçekten beslenmesini hep bileceksin. Friedan da onu söylemiyor mu zaten. "Bir erkekle sadakate dayalı bir birliktelik." En güzeli de bu değil mi? Bir yastıkta 40yıl geçirmek! Şimdi o özgür kadınlar şunu diyebilirler: "Be adam hangidevirde yaşıyoruz?" Ben de onlara şöyle seslenirim: "Devri tersine deviren biz değil miyiz? Bizim aptallıklarımıza zaman ne yapsın?" Özgür kadınlar bir noktada ne yazık ki haklılar! Doğru, devir değişiyor. Kimimiz doğuyoruz, kimimiz yaşıyoruz, kimimiz ise ölüyoruz. Bütün mesele ne peki? Sınırsız özgürlük yoktur; ama sadakate dayalı bir ilişki vardır. O nedenle ben de BattyFriedan'a katılıyorum. "Bir erkeğinkonforu nerededir? "Bir kadınla sadakate dayalı bir birlikteliktir." Önyargı! 3 yıl önce, Ermenistan'ın Başkenti Erivan'dayız. Ermenilerin DjivanGasparyan'dan sonraki en önemli müzik adamı AraGevorgian'ın evindeyiz. Yanımda Sabah Gazetesi'nden CengizErdinç arkadaşım var. Hava soğuk mu soğuk. Dışarıda kar yağıyor. Ara, bize misafirperverliğini gösteriyor. Biraz içimiz ısınsın diye, 25 yıllık bir konyakşişesini önümüze koyuyor. Başladık tatlı tatlı içmeye. Bir süre sonra Ara'ya bir soru sorduk. "Ermenistan'da deniz yok; ama denizorkestrası var. Denize bağlılık nereden geliyor?" Ara, yüzümüze baktı ve dedi ki: "Ona bakarsan Azerbaycan'dadakültüryok;amakültürbakanlığıvar." Şaşkınlıktan olsa gerek, Cengiz ile birbirimizin yüzüne baktık. Doğrusunu söylemek gerekirse, bir sanatçı adama bu sözleri yakıştıramamıştım. Hala da yakıştırdığımı söyleyemem. Neden mi? Birincisi, müzik adamı evrenseldir. İkincisi, evrensel olan sanatçı faşizan tutum içinde asla olamaz. O gece şunu öğrendim. Ön yargılarımızdır bizi çekilmez kılan. Esir alan, körelten, körleştiren İlişkilerimizde de böyle değil miyiz? Karşımızdaki insanı hiç tanımadan ona aşık oluyoruz. Ya da hiç tanımadığımız insandan nefret ediyoruz. Kendimizi zaman zaman KafDağı'nın arkasında değil; ama tepesinde görüyoruz. "Baymükemmeli!" oynuyoruz. Herkesi sorguluyoruz. Onları yererken, kendimizi anlamlı kılıyoruz. Ara'nın da yaptığı hata bu değil miydi? Hem de bir sanatçı olarak!