Her şey film değil
Kabul ediyorum, Amerikalılar çok iyi filmler yapıyorlar, iyilerini severek izliyorum. Şunu da iddia edebilirim ki, Amerika bugün bütün dünyaya kendi kültürünü dayatabildiyse bunu esas olarak muazzam film sanayisine borçlu olsa gerektir. Ama Amerika'da hayat filmlerdeki gibi gitmiyor çoğu zaman... Özellikle, tutucu, dinci ve yarı ahmak orta Amerika eyaletlerinde bu daha da böyle...
***
2 Kasım 1982'de Dallas'ta küçük kardeşi ile evinde bulunan 12 yaşındaki bir kız çocuğuna, eve giren bir yabancı tarafından tecavüz edildi. Mağdure, kendisine gösterilen sanığı (James Waller) sesinden tanıdı. Kamuoyunun öfkesi ve linç psikolojsi ise ancak 45 dakika süren duruşma sonunda mahkeme sanığa 30 yıl hapis cezası verince yatıştı. James Waller, 10 yıl yattıktan sonra şartlı tahliye edildi. O tarihten beri suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışan James Waller, 2001'de bir duruşmaya giderken trafik kazasında hamile eşini de kaybetti. Pes etmeyen Amerikalı, nihayet 2001 yılında eski hükümlülerin yeniden DNA analizi talebinde bulunabilmelerine imkan tanıyan bir yasanın çıkartılması üzerine, test talebinde bulundu. Geçen ay DNA testinde suçsuz olduğu anlaşılan Waller'in masumiyeti mahkeme tarafından da kabul edildi.
***
Bilimadamlarının bitmek bilmez deneysel mücadeleleri, bilimin ışığı, zamanı geldiğinde kör karanlıklara gömülebilen Amerikan adaletini yenmiş, daha doğrusu muazzam bir adaletsizliği ortadan kaldırmış oldu. Allah kimseyi, gözleri kararmış, vicdanları kurumuş mahkemelerin kapısında süründürmesin!