ABD, İran'a karşı
ABD'nin Irak'ta istediği sonuçlara ulaşamadığı bir gerçek. Şimdi "onurlubirçıkışyolu" arıyo r ama, Irak petrolü üzerindeki kontrolünü kaybetme niyetinde de değil. Zaten Irak'ta petrol çıkmasaydı, Saddam'ın halkını ezmesini Batı dünyası dert edinmezdi. Peki ABD, gelişmeleri neden öngöremedi? Bush, Irak'ta, Saddam zulmü altında ezilen Şiilerin, kendisine dost bir muhit oluşturacağı zehabına kapıldı da onun için. Tıpkı Kürtler gibi, iktidarı paylaştırdığı Şiilerden de sempati ve destek bekliyordu. Ama yanıldı. Şiilerin İran ile gönül bağını göremedi; düşman bellediği İran ile Saddam zulmünden kurtardığı Şiilerin, işbirliği yapabileceğini düşünemedi. Bush yeni Irak planını açıkladı; aynı anda ABD askerleri Irak'ın Erbil kentindeki İran temsilciliğine baskın düzenlediler. 5 konsolosluk görevlisi gözaltına alındı. Bush'un be yanlarından da anlaşılacağı üzere, "koalisyongüçlerineyönelttikleridüşmancaeylemleri" yüzünden, Suriye ve İran, ABD'nin yakın hedefi. Bu durum, Türkiye'nin konumunu ve komşularıyla ilişkilerini daha da zora sokuyor. ABD Başkanı, yeni planı içine, PKK ile mücadeleyi de koymuş ama, her zaman ki gibi buz üzerine yazdığını, bir netice alınamayacağını tahmin etmek kolay. Irak'taki Sünni-Şii çatışmasından ziyade, bizi, Kürt meselesi ilgilendiriyor. Sadece PKK'dan dolayı değil. Meselâ Kerkük'te nüfus yapısının Kürtler lehine değiştirildikten sonra bir referanduma gidilmesi, Türkiye'nin içinde de rahatsızlık yaratır. Irak'ta Kürtlerin Türkmenlere haksızlık yapmasını, Türkiye büyük tepkiyle karşılayacak, Kuzey Irak'taki kavga bizim güneydoğumuza "hınçalma" biçiminde yansıyacaktır. Bu yüzden, yangına körükle gitmemek, milliyetçi heyecanları tutuşturmamak, aklın dilini kullanmak çok önemli. 2007, seçim yılı... Milliyetçi söylemler, sandıkta iş yapabilir. Fakat, "ateşilebarutu" yan yana getirmemek üzere her lider, her siyasparti azami özeni göstermeli.