Takım elbiseli timsahlar
Yönetici dediğinde zarafet olmalıydı, insan ruhu. Abdest almış şeytanlığın resmi duruyor yüzlerinde. Hepsi de birbirinin kopyası. Ruhlarındaki adaletsizlikten başını kaldırsalar her şeyi görecekler. Ama insanlar birbirini kırsın istiyorlar, birbirini vursun! Çocuklar ölsün, kendileri bin yaşasın! Takım elbiseli timsahlar ülkesinde bataklık üretmek, futbola yön vermekten daha kolay geliyor. Biri gidiyor, biri geliyor. O adamların bizlerden sakladığı her şeyi biliyoruz. Öncelikle de, onların adam olmadıklarını biliyoruz. O yüzden helal sütü kesildi futbolun. Yolları kesildi haramilerce. Harbi delikanlılık sizlere ömür. Fotokopiyle çoğaltılan taraftarlığı el üstünde taşımak moda artık. Her şeyimizi kaybediyorsak, öncelikle böyle yöneticiler ve onların ürettiği taraftarlık yüzünden kaybediyoruz. Kimileri ava giden vahşi insanlar gibi. Futbol izlemeye gidenler ise, maça gidip döndükten sonra, "Hala hayatta mıyım?" şaşkınlığında. Evlatları maça giden analar dokuz doğuruyor o gece... Ekrandaki yorumculara bakıyorum, herkes kendi alçaklığını örgütlüyor. Sportmenlik dağa kaldırılmış, en ufak bir pozisyonu tartışırken bile... Türkiye'de bir gün iç savaş çıkarsa, sebebi futbol olacaktır. Ve birileri çıkıp da, bu düzeni insanca bir düzene çevirelim telaşında değil. Yazık! Futbol bir ülkenin düzenini rahatsız ediyorsa, orada futbol yoktur artık. Sizler bu cehennemi yaratanları biliyorsunuz. Ama ibadet ediyorsunuz o şeytanlara. Ve çocuklarınızı göz göre göre ateşlere atmayı da taraftarlık sayıyorsunuz. O yüzden ne zaman bir futbol adamı gölgesi özlesem. Siyah beyaz gazete fotoğraflarına bakıyorum. Renkli televizyonlardaki, takım elbiseli timsahlara inat!