Her şeyi biliyoruz
Bir akşam yemeğinde çocukluk arkadaşlarımla buluştuk. Hep birlikte umutlarımızı andık. Anıların mangalını yaktık, birlikte ısındık hayallerimizle. Geceyi demledik, aydınlık Türkiye özlemlerimizi. Eski güzelliklerde yandık.
***
"Ne günlerdi o günler" dedi birimiz. Çocuklara siper olduğumuz günlerdi. Ne teklif vardı aramızda, ne inkar. İmamların cüppesinin içinde, Allah sevgisini barındırdığı günler. Analarımızın başı örtülü, türban meselesi ülkemizin sırtına saplanmamış henüz. Her kalkan cenazede hepimizin ayağa kalktığı. Şerefsiz kazancın, yoksulluğun onurunu yenemediği yıllar...
***
Aşkın sihirli gücünü hatırladık hep birlikte. Suyu çeşmelerden, testimizi gönül pınarımızdan doldurduğumuz günlerin hatırına birer şiir okuduk. Hepimizin ilk aşkı Annabell Lee... Ağlamak için yağmuru beklediğimiz günler. Hey gidi günler. Kapıların önüne bıraktığımız kırmızı güller...
***
Kızlar mini etekli ya da blucinli ne fark eder. Delikanlıların saçı uzun, paçalar İspanyol! Belediyeler irtica karargahı değil, yok öyle ayrı gayrı... Gurbetin işçileri iliklerine kadar namuslu. Anadan ayrı, babadan ayrı.
***
Arkadaşlıkların tahta taburesinde, sokakların küçük serserileriyiz hepimiz. Kenar mahalleler, kazaklarımızda ucuz deterjan kokusu. Dokuz köyden kovulacak kadar dürüst çıkışlarımız var. Geceleri masum suçların yataklarına uzanırken, vicdanımıza hesap veriyoruz da, borçlu değiliz hiçbirimiz. Şikeyi konuştuk, her yanı kirlenen ülkeyi. İktidar sarmaşığı gazetecileri, öğretmen mezarlığı haline getirilen ülkemizin, neden üç paralık kadınların cenneti olduğunu.
***
Herkes evine dağılırken, gördük ki hâlâ merhametli yüreklerimiz. Hepimizde eski günlerin masumiyetinin izi. Hepimiz biliyoruz, kimlerin kirlettiğini... Kimlerin böldüğünü bu güzelim ülkemizi.