İstenmeyen mezar
Konu hepten kabak tadı verdi ama ne yapacaksınız. Türkiye'de, saçma olmayan bir konu bulup da bir miktar yazalım diyecek olursanız, saçma olmayan konu bulamazsınız. O sebeple ben, gazete köşelerinde her gün kalem oynatmak zorunda kalan meslektaşlara birazcık da bundan acırım. Evet saçma sapan konulara giriyorlar ama mecburen... Çünkü Türkiye'nin entellektüel dokusunda da saçmalık var.
***
Rahmetli Bülent Ecevit'in nerede yatması gerektiği hâlâ bir karara bağlanabilmiş değil. Eşinin ardından büyük acı yaşayan Rahşan Hanım'ın, hangi duygu ve düşüncelerle ille de başka bir kabir istediğini çözmekte zorlanabilirsiniz. Nitekim geçenlerde, hem de tam o acılı günlerde, Rahşan affı olarak literatüre geçmiş bulunan af konusunda şöyle diyebilmişti: "Ben o affı Allah'tan istemiştim. Devletten değil!" Sanki bu memlekette afları Tanrı çıkartıyordu.
***
Neyse... Bir tarafta Bülent Bey'in eşi, öteki tarafta devlet. Eşi, "Kocamın istediği yerde yatma hakkı var" diyor, devlet ise "Devletin mezarlığında yatacak" diyor. Rahşan Hanım'ın isteğine saygı duyulması gerekiyorduysa, o zaman rahmetli nasıl ve niçin devlet mezarlığına gömüldü? Tersi doğruysa, Rahşan Hanım niye hâlâ diretiyor? Hasıl-ı kelam vaziyet giderek komikleşmeye başladı. Meselenin en hazin tarafı da neresi biliyor musunuz? Bir zamanlar Bülent Ecevit'i, partisini kapatıp kodese tıkan devletin, şimdi, ille bizim mezarlıkta yatacacak diye diretmesi...