Ölüden damga vergisi
Ben Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın Türk Maliyesi'nde birbiri ardına büyük devrimler yaptığına gönülden inanmaya başlamış bulunuyorum. Eskiden bu Maliye, oturduğu yerde öyle lök gibi otururdu. Ne vergi toplamak doğru dürüst, ne vergi takibi, ne tahsilat hak getire idi. Ne zaman ki, Kemal Unakıtan abimiz Maliye'nin başına oturdu, durum vaziyet hızla değişmeye başladı. Uçan kuştan vergi kesilmeye, damgalar rüsumlar birbirini izlemeye başladı. Fakat yine de biraz terslik var gibi görünüyor, onu da söylemeden geçemeyiz.
***
Mesela, Türkiye'de iş yapan, çalışan, koşturan insanların kazandığı her 100 liranın yaklaşık 72 lirası vergiye tabi tutulamayıp buharlaşırken, ölü insanlardan damga vergisi alındığı da bir gerçeklik olarak boy gösteriyor. Diyeceksiniz ki, canlı insan kaçabiliyor ama ölüler kaçamıyor da ondandır. Elbet ondandır da ayıptır ama...
***
Mustafa Türkmen isimli yurttaş Almanya'da vefat etmiş. "Beni vatanıma gömün", diye vasiyette bulunmuş. Konsolosluğun da yardımı ile bir uçağa konulup, İzmir Adnan Menderes Havalimanı'nın kargo bölümüne kadar getirilmiş. Kardeşinin naaşını almaya giden Mehmet Türkmen'e vermişler cenazeyi Vermişlar ama bir de resmi evrak imzalatmışlar. "15 gün sonra gel, 26 lira damga vergisini öde!" Neyin damga vergisi bu? Kendi vatanına gömülmek istemenin vergisi.
***
Mehmet Türkmen çok üzülmüş, şöyle diyor: "Paranın miktarı önemli değil. Nihayet ödenir ama bir ölüye, böylesine mal ve meta muamelesi yapılması çok zoruma gitti". Mehmet Bey dua etsin, sadece damga vergisi istemişler. Ya cennet ya da cehennem vergisi de isteselerdi ne yapacaktı? Kemal Unakıtan'ın devrimleri devam ediyor. İzleyin!