Dışarıdaki Türkiye imajı düzelir mi?
Türkiye'de yaşayan bir avuç azınlığın iddiası, dışarıdaki imajımızın hiç de iyi olmadığı yönünde. Özellikle Avrupa ülkelerinde ülkemizin deve ve peçeli kadınlarla anlatılması, aydınlarımızı ve iş çevrelerini rahatsız ediyor. Bu konu, Roma'da "Türk-İtalyan İlişkilerinin 150. Yılında Ortak Avrupa Birliği Vizyonu" başlığıyla üçüncüsü yapılan İtalyan-Türk Forumu çalışma toplantılarına da çok açık bir şekilde yansıdı. Tartışma konusu oldu. Fakat İtalyan dostlarımız, üzülmememiz gerektiğini, kısa süre öncesine kadar Avrupa'daki medyada İtalya'nın da eşek ve mafyayla anıldığını, zamanla bu bakış açısının değiştiğini söylediler. Ancak nezaketten olsa gerek, değişimin nasıl gerçekleştiğini anlatmadılar. Örneğin bir "Temiz Eller" operasyonundan hiç bahsetmediler... Anlaşılacağı üzere, dışarıdaki imajımızın değişebilmesi için içeride bir şeyler yapılması gerekiyor. İtalyanların söyleyemediği, bizimkilerin de bir türlü görmek istemediği detayları müsaade ederseniz ben özetleyeyim. Birincisi, Türkiye'nin dışarıdaki imajı giderek düzeliyor. Bunun anlamı, içeride bir değişimin yaşandığıdır. İşte bu noktada bazı sıkıntılarımız söz konusu. Çünkü 'İçeride bir şeyler değişiyor' dendiği an bile, ülkemizde aklı evvel çok olduğu için iş siyasete dökülüyor. Nitekim benzeri bir yaklaşımı Roma'da da yaşadık. Foruma katılan bir beyefendi kalktı ve dedi ki: 'Atatürk döneminde Türkiye'nin imaj sorunu mu vardı? Bu sorun şimdi var...' Bizden birileri de bu sözleri alkışladı. Biz Kurtuluş Savaşı'nı, ülkenin kurucu liderini bile imaj gibi malzemelerle anarsak daha çok imaj sorunu yaşarız. Halbuki resmin tamamına bakmamız gerekiyor. İkincisi; Batılı basın yayın organlarının Türkiye'yi kötü gösteren kara kalem çalışmaları, yerini başka mevzulara bırakmak üzere. Eğer Türkiye hakkında kötü şeyler yazılıp çiziliyor, maddi hatalar içeren haberler yapılıyorsa, kabahati karşı tarafta değil kendimizde aramamız gerekiyor. Zira, 'Biz öyle değiliz. Peçeli, çarşaflı kadınlar bizi temsil etmiyor' diyenler yanılıyor. Neden mi? Halen daha ülkemizde tam manasıyla düşünce, inanç ve fikir özgürlüğü var mı? İnsan hakları, adalet, hukuk ne alemde? 15 yaşında cinselliğini dahi keşfedemeyen genç kızlarımız tecavüze maruz kaldığında töre cinayetlerine kurban gidiyor mu? Anadolu'da içme suyu dahi olmayan köyler söz konusu mu? Türkiye'nin en gelişmiş kenti İstanbul, aynı zamanda bir varoş merkezi mi?.. Bunlar zor sorular. O halde, Batı'da sizinle ilgili yazılanlara dikkat kesilmek yerine içeride neler olduğuna bakmak gerekiyor. Türkiye, sadece İstanbul'daki birkaç sosyete semtinden ibaret değil...